İnsan ve toplum hayatı rastlantılardan oluşmaz. Düşünülen, hissedilen, yapılan her şey mutlak anlamda bir sebep ve öngörülmüş bir sonuçla kayıtlı olarak meydana getirilir. Bu anlamda insanın ve toplumun geleceği geçmişin birikimi üzerinde şekillenir. Geçmiş ise bir yönüyle tecrübe yani kültür, bir yönüyle ise hafıza yani tarihten ibarettir. Bu iki birikimin sonucu olarak şekillenen ve insanı ya da toplumu tanımlamaya yarayan kavram ise kimliktir.
Kültür, tarih ve nihayetinde kimlik olmadan gelişmenin varlığından bahsetmek imkânsızdır. Bunlar olmadan hem insan hem de toplum çaresiz ve yalnızdır. Üstelik bunlar olmadan ne anı yaşamak ne de gelecek planı yapmak mümkün olabilir. İnsanların ve toplumların varlık yokluk meselesi olarak değerlendirilebilecek kültür, tarih ve kimlik kavramlarının hiçbir zaman kesintiye uğramadan olağan akışın sürdürmesi gerekmektedir. Böylelikle zaman ve mekânlar arasında kopmaz bağlar oluşur. İnsanın ve toplumun yalnızlaşması, çaresizliği son bulur.
Her toplum için dil önemli bir unsurdur. Çünkü dil, taşıdığı birikim içinde toplumların tarihi, medeni, sosyal, siyasal ve benzeri açılardan yaşamlarını devam ettiren önemli bir unsurdur. Milletlerin maddi ve manevi bütün hususiyetlerine tesir etmesi ve geçmişten bugüne taşınması gibi rollere sahip olarak da en önemli etmenlerin başında gelir. Bu sebeple her millet için diline sahip çıkmak, onu dünya dili haline getirmek ve onu geleceğe taşımak milli bir görev ve sorumluluk olarak kabul edilmektedir. Ancak bununla milli hususiyetlerinden olan kimlik, kültür ve tarihine ait unsurları dünyaya sunabilir, yerelden evrensel konuma taşıyabilir. Bu bildiride de dil ile çok sıkı bir ilişki içinde olan hatta birbirinden ayrılmaz parçalar olan dilin kimlik, kültür ve tarih açısından önemi ele alınacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dil Çalışmaları, Edebi Teori, Türk Halk Bilimi |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |