Descartes
düşünme tarzlarını genel olarak idrak etme ve murat etme olmak üzere tasnif
eder. Arzulama ve kaçınma ile hüküm vermeyi murat etme başlığı altına yerleştirir
ve idrak etmeden kesin olarak ayırır. Brentano kendi çağdaşlarının Descartes’ın
tasnifinden ilham alarak geliştirdikleri görüşleri reddetmeye çalışır ve
tasnifi yanlış anladıklarını öne sürer. Descartes’ın metinlerinde konuyla
ilgili olarak yer alan ifadeleri, hükmetme ile murat etme arasındaki bağlantıyı
zayıflatacak şekilde yorumlar. Bunu yapmasının nedeni doğruyu da tıpkı yanlış
gibi hükümde bulması, hükmetmenin iradenin fiili olmadığını öne sürerek, doğru
ile yanlışın iradeye bağlı olmasının önüne geçmeye çalışmasıdır. Bu yazıda
Brentano’nun, Descartes’ın idrak ile hükmetmeyi karşı çıkılamayacak açıklıkta
ayıran ifadelerini bir yana bırakıp, kendi konumunu Descartes’a mümkün
olduğunca yaklaştırmak için, hükmetme ile diğer iradi faaliyetler arasındaki
farkı nasıl yorumlamaya çalıştığını ve kendi yönelimsel bilinç anlayışından
kaynaklanan bu yorumun Descartes’a tamamen aykırı olduğunu göstermeye
çalışacağız.
Descartes classifies the modes of thinking generally
as understanding and willing. He considers desire, aversion and judgement under
willing and as such he distinguishes them sharply from understanding. Brentano
tries to refute some of his contemporaries’ views which have as basis
Descartes’ classification. For this aim, he asserts that these views depend
upon a misunderstanding of Descartes’ related texts. He interprets these texts
in a way to loosen the relation between judging and willing. The reason behind
this attempt is Brentano’s own conception of truth according to which truth, as
well as falsehood, is in judgements. His aim in trying to establish his thesis
that judging is not to be seen as an act of will is to prevent himself from
falling a position which would relate truth and falsehood to will rather than
understanding. In this paper, we aim to show that Brentano tries to disregard
Descartes’ view which clearly distinguishes understanding and judging, and to
explain how he interprets the distinction between judging and other acts of
will in a way to make his own position closer to that of Descartes in so far as
he can and how this interpretation which spring from his own intentional
conception of consciousness is in complete opposition to that of Descartes.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2018 |
Gönderilme Tarihi | 8 Kasım 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 |
e-ISSN: 2645-8950