Spinoza’nın “sonsuzluğumuzu bilebiliriz ve hissedebiliriz” argümanı filozofun töz anlayışına dayanır. Bununla birlikte bu argüman Spinoza’nın praksis anlayışında bir adım daha ileri götürülerek “sonsuzluğu deneyimleyebilme” olanağına değin derinleştirilebilir. Bu olanağın ilkesi ise conatus olarak belirir. Sonsuzluk ile conatus, Spinoza’nın praksis kuramı açısından iki kurucu ilke olarak iş görmektedir.Sonsuzluğa ilişkin tartışma ontolojinin ve doğa felsefesinin ortak araştırma konusu olmuştur. Batı felsefesinde bu araştırmadaki genel eğilim maddenin yapısına ilişkin araştırma ile biçim kazanmıştır. Bu yazıda, sonsuzluk araştırmasında maddeye atfedilen niteliklerin ontolojik temellerine ilişkin bir soruşturmaya dayanılacak ve bu dayanaktan hareketle özgürlük ile zorunluluk arasındaki ilişkisinin sonsuzlukla bağıntısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla sonsuzluk araştırmasının özgürlük, erdem ve praksis kavramları ile dolaysız bağıntısı ortaya konularak bunlar arasındaki bağıntının temel belirleyeninin ise bedenin ontolojisi olduğu görülebilir. Spinoza açısından bedenin ontolojik araştırmasında kritik kavram conatustur. Ancak insan açısından ele alındığında özgürlük ve erdem dolaysız biçimde akıl ile koşulludur. Spinoza, Batı felsefesindeki diğer rasyonalist eğilimlerin dışında bir rasyonalizm geliştirir ki bu rasyonalizm filozofun beden kuramıyla birlikte düşünülmelidir. Spinoza özgürlüğün metafiziğini beden araştırması üzerine inşa eder. Spinoza’nın ortaya koyduğu bu kuramsal ve kavramsal dönüşüm Batı felsefesindeki beden araştırmasının köklü bir eleştirisini temsil eder. Sonsuzluk araştırmasına içkin olarak ele alınan beden araştırması, duygu ve beden kuramı üzerine inşa edilmiş bir özgürlük anlayışı praksisin ontolojisi için oldukça güçlü bir temel teşkil eder.Felsefe tarihinde praksis araştırması ile sonsuzluk araştırması dolaysız biçimde ilişkili olarak incelenmiştir. Bu ilişkilendirmenin temel nedeni ise özgürlüğün ve etiğin sonsuzlukla kurulan ilişkisidir. Bunlar arasındaki ilişki tarzı ontolojik bir temellendirmeye ihtiyaç duyurur. Spinoza bu temellendirmeyi ontolojisinin kurucu kavramı olan conatus aracılığıyla gerçekleştirir. Spinoza’nın praksis ile sonsuzluk kuramının iki özgün yönü vardır: sonsuzluk bilinebilir ve sonsuzluk deneyimlenebilir. Spinoza bu olanağı ontolojik olarak tesis eder ve insan doğası araştırmasına dayandırır. Spinoza Batı Felsefesindeki genel eğilimin aksine bedene ilişkin bir araştırmayı öne çıkarır. Filozofa göre özgürlüğün ve sonsuzluğun deneyimlenebilmesi beden araştırması ile koşulludur.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Ekim 2014 |
Gönderilme Tarihi | 25 Şubat 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 23 - Kaygı (23) 2014 |
e-ISSN: 2645-8950