In social sciences with the recent increase in interest in non-human creatures, important questions and problems have come to the fore about how these creatures can be handled. Placing human beings in a privileged position with their various characteristics and evaluating other beings in relation to human beings reduces the possibility of comprehensive and in-depth analysis, while ignoring the differences between existences. In this context, one of the primary issues that draws attention is to establish a ground without interruptions and discontinuities in the imagination and contemplation of the living world, which might be different from human beings. The works of biologist Jakob von Uexküll, who have started to appear again in the past decades (including Turkish literature), can respond to these needs in a theoretical and conceptual framework, which evaluates living things with the meaning, interaction and unity they create through their subjective conditions. In this study, Uexküll's approach that he shaped around the concept of umwelt, the way and place of use of the concepts are included, and Gilles Deleuze and Felix Guattari's comments and contacts on Uexküll are mentioned in order to be more explanatory. In addition, Deleuze and Guattari's interpretation of ethology as a new kind of ethics adds another layer in parallel with Uexküll being mentioned as one of the names that make ethology possible. In this context, the primary aim of the study is to take into account the differences of living things and to adopt an approach that does not take these differences into any normative aspect. In this way, methodological inconsistencies or discontinuities regarding the coexistence of humans with other living things can be avoided.
Son dönemlerde sosyal bilimlerde insandışı varlıklara yönelik ilginin artması ile bu varlıkların nasıl ele alınabileceği ile ilgili önemli soru ve sorunlar öne çıkmaktadır. İnsanı muhtelif özellikleri ile ayrıcalıklı bir pozisyona yerleştirip, diğer varlıkları insana nispetle değerlendirmek kapsamlı ve derinlemesine analizlerin ihtimalini düşürürken, var oluşlar arasındaki farklılıkları da göz ardı eder. Bu bağlamda dikkat çeken öncelikli hususlardan biri insandan farklı olan canlılar dünyasına dair tasavvur ve tefekkürde kopukluklar ve süreksizlikler olmayan bir zemin tesis edebilmektir. Geçtiğimiz on yıllarda (Türkçe yazın da dâhil) karşımıza yeniden çıkmaya başlayan biyolog Jakob von Uexküll’ün canlıları kendi öznel koşulları dolayımıyla yarattıkları anlam, etkileşim ve birliktelik ile değerlendiren çalışmaları söz konusu ihtiyaçlara teorik ve kavramsal çerçevede karşılık verebilir. Bu çalışmada Uexküll’ün umwelt kavramı etrafında şekillendirdiği yaklaşımına, kavramları kullanım biçim ve yerlerine yer verilmiş, daha açıklayıcı olması amacıyla Gilles Deleuze ve Felix Guattari’nin Uexküll’e dair yorum ve temaslarına değinilmiştir. Ayrıca Deleuze ve Guattari’nin etolojiyi yeni bir tür etik olarak yorumlamaları, Uexküll’ün etolojiyi mümkün kılan isimlerden biri olarak anılması ile paralel olarak ayrı bir katman daha eklemektedir. Bu bağlamda çalışmanın öncelikli amacı canlıların farklılıklarını gözeterek, bu farkları herhangi bir normatif veçheye büründürmeyen yaklaşım edinebilmektir. Bu sayede insanın diğer canlılar ile birlikteliğine dair yöntemsel tutarsızlık veya süreksizliklerin önüne geçilebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe, Etik |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 22 Kasım 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 21 Sayı: 1 |
e-ISSN: 2645-8950