The transformation of the economic and social structure caused by the results of the developments in production technologies such as productivity, efficiency and profitability has caused the individual to become relatively independent from social structures, institutions and grand narratives and to live in a pleasure-oriented consumption culture. The side effect of this emancipation on the individual has been a new cultural pattern in which the responsibilities of life are fully attributed to the individual, with an increasing isolation. The reflection of the wounds caused by this new cultural structure on the individual's self has become concrete in the feeling of anxiety. With the enormous increase in mass communication, the increasing communication in the virtual environment has expanded the world of meaningful others, while also dragging the individual into an interactive process that is followed and followed at all times. Thus, the individual volunteered to carry the other's eye with him at all times. In this context, the study is based on the claim that the consumption pressure that the individual is exposed to within the framework of the concept of consumer society becomes functional as a reaction to the anxious practices of modern society.
Üretim teknolojilerinde meydana gelen gelişmelerin üretkenlik, verimlilik, karlılık artışı gibi sonuçlarının ekonomik ve sosyal yapıda neden olduğu dönüşüm, bireyin toplumsal yapılardan, kurumlardan ve büyük anlatılardan görece bağımsızlaşmasına ve haz odaklı bir tüketim kültürü içerisinde yaşamasına neden olmuştur. Bu özgürleşmenin birey üzerindeki yan etkisi ise artan bir yalnızlaşma ile birlikte hayata dair sorumlulukların tamamıyla bireye yüklendiği yeni bir kültürel örüntü olmuştur. Bu yeni kültürel yapının bireyin benliğinde açtığı yaraların yansıması ise kaygı duygusunda somutlaşmıştır. Kitle iletişimindeki muazzam artış ile birlikte sanal ortamda artan iletişim, bireyin anlamlı ötekiler dünyasını genişletirken, aynı zamanda onu her an takip eden ve takip edilen bir etkileşimsel sürece de sürüklemiştir. Böylece birey ötekinin gözünü her an yanında taşımaya gönüllü olmuştur. Diğer bir ifadeyle toplumsal etkileşimin genişleyen uzamı ve artan tüketim baskısı ile birlikte birey, artık hiçbir mekân ve zamanda yalnız değildir. Bu kapsamda çalışma, tüketim toplumu kavramı çerçevesinde bireyin maruz kaldığı tüketim baskısının, modern toplumun kaygı yüklü pratiklerine karşı bir tepki olarak işlevselleştiği iddiası noktasında temellenmektedir. Çalışmanın diğer bir iddiası ise tüketimin kaygıyı bastırma açısından geçici bir tatmin sağladığı noktasındadır. Son tahlilde çalışma, sosyolojik ve psikolojik yaklaşımlar çerçevesinde kaygı duygusunu, tüketim tercihleri üzerinden incelemeyi hedeflemiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Mart 2022 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ocak 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 21 Sayı: 1 |
e-ISSN: 2645-8950