Bu makale, kadınların toplumsal cinsiyet normlarının tarihsel koşullarıyla sınırlandırılmasına karşı ciddi bir literatüre sahip feminist çalışmalarda, kadın ve ev mekânı arasında kurulan bağı incelemeyi amaçlamıştır. Çalışmanın sınırları çerçevesinde, kadınların özel alan pratiklerinin ayrı bir değer ve kültür oluşturduğu iddiasına sahip feminist özen etiği perspektifi ve onun bir kritiğine yer verilmiştir. Öncelikle feminist perspektifin ev ve ev işlerine bakışına değinilmiştir. Özel alanın, kadınları ikincil kılan bir cinsel farklılığının kurulmasında ön plana çıkarıldığı görülmüştür. İkinci olarak özen etiği yaklaşımın kadınların toplumsal cinsiyet rollerine atfettiği bakım (care) kavramına ilişkin görüşlerine yer verilmiştir. Son olarak Carol Gilligan’ın özen etiği yaklaşımını, homojen bir kadınlık ve erkeklik varsayma riski açısından sorunsallaştıran Joan Tronto’nun açtığı bazı sorular incelenmiştir. Kadın ve erkek psişelerinin farklı işleyişini, kadınların bilme yapıları ve ahlaki muhakemelerinin farklılığını annelik ve ev deneyimi ile ilişkilendiren özen etiği yaklaşımı; kadınları, “ilişkisellik” temelinde anlamaya/anlamlandırmaya çalışmaktadır. Buna göre, kadın-erkek farklılığının kabul edilerek bazı problemlerin aşılabileceğine dair umut taşıyan; ilişkisellik, bağlantılılık, görecelik ve çok anlamlılığın önemini hatırlatan feminist özen etiğinin alternatif bakış
açısı hem etik hem de feminist çerçeveyi yeniden yorumlamaya imkân tanımaktadır. Yine de bu yaklaşım, ön planda tuttuğu ve değer verdiği bakım kavramı hakkında, kadınların bireysel özerkliğinin gerçekleşmesine engel olabileceği eleştirisiyle başa çıkmak durumundadır. Ayrıca özenin bir cinsel farklılık teması olarak sunulmasındaki ısrar, güçlü bir etik teori kurma ve politik eylemi yönlendirmede yetersizlikle eleştirilmektedir.
Ev mekânı Toplumsal cinsiyet Özen etiği Carol Gilligan Joan Tronto
Kadın ve mekân konusunda kıymetli fikirlerinden istifade ettiğimiz Prof. Dr. Burhanettin Tatar'a ve ayrıca yorum, eleştiri ve katkılarından dolayı Kaygı Dergisi’nin iki hakemine teşekkür ederiz.
This article aimed to examine the bond between women and home space in feminist studies, which have a serious literature against the limitation of women's gender norms with their historical conditions. Within the framework of the study, the perspective of feminist care ethic, which claims that women's private sphere practices create a separate value and culture, and a critique of it are included. First of all, the feminist perspective's view of house and housework is mentioned. It has been seen that the private sphere is brought to the fore in establishing a sexual difference that makes women subordinate. Secondly, the views of the approach called care ethics on the concept of care, which women ascribe to their gender roles, are included. Finally, some questions opened by Joan Tronto, who problematized Carol Gilligan's approach to the ethics of care in terms of the risk of assuming a homogeneous femininity and masculinity, were examined. The care ethic approach, which relates the different functioning of the male and female psyches, the differences in women's cognitive structures and moral reasoning, with the experience of motherhood and home; It tries to understand/make sense of women on the basis of “relationship”. Accordingly, there is hope that some problems can be overcome by accepting the difference between men and women; The alternative perspective of feminist care ethics, which reminds the importance of relationality, connectedness, relativity and polysemy, allows to reinterpret both the ethical and feminist framework. However, this approach still has to deal with the criticism of the concept of care, which it prioritizes and values, that it may hinder the realization of women's individual autonomy. Insisting on presenting care as a theme of sexual difference has also been criticized for being insufficient to construct a strong ethical theory and guide political action.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Felsefe |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Eylül 2022 |
Gönderilme Tarihi | 4 Şubat 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 21 Sayı: 2 |
e-ISSN: 2645-8950