How is it possible to grasp the infinitely small, which the human mind cannot comprehend as a whole unit, within Kant's system? Is there an appropriate intuition for this? With the development of calculus in the 18th century, these two critical questions became issues of great interest to Kant. The development of calculus required the use of the infinitely small in the mathematization of physics. This requirement led to debates about the understanding of algebra, the structure of space, the conceptualization of infinity in mathematics, and continuity. During his critical period, Kant made mathematics possible through synthetic a priori judgments, enabled by the intuition of time and the construction of numbers in succession, but he could not apply the same terms to calculus. In order to solve this problem, Kant wrote Grundlegung zur Metaphysische Anfangsgründe der Naturwissenschaft (1786), where he first designs a conception of space in which the infinitely small division is possible. However, he argues that we perform the divisibility of infinitely small quantities without attributing ‘real’ (Wirkliche) distance to the parts of continuous matter and that we do this through the idea of reason. Thus, we need to address the question, ‘How will the space in which matter is infinitely continuously divisible, provided by the idea, become an object of intuition?’ Therefore, this paper will investigate how the idea of reason makes this possible within its regulative function and how this space is related to intuition. It will explain how Kant responded to the gap he identified in his Transition From The Metaphysical Foundations of Natural Science to Physics project, specifically addressing the question, ‘How are the general a priori principles of natural science to be connected with the specific results of empirical physics?’ By referring to Michael Friedman, it will be shown that Kant had to blur the distinction between constitutive and regulative functions in this Transition Project and will reveal whether there is a single role where reason, as a transcendental ideal, is constitutive in terms of representing the whole of space.
Space Outer Intuition Continuity Matter Transcendental Ideal Infinitesimal Idea of Reason
Kant’ın sistemi içinde, insan zihninin bütün bir birim olarak yakalayamadığı sonsuz küçüğü (Infinitesimal) kavramak nasıl mümkündür? Buna uygun bir görü var mıdır? Kalkülüsün 18. yüzyılda gelişmesiyle birlikte, bu iki kritik soru Kant’ın da yakından ilgilendiği sorular haline gelmiştir. Kalkülüsün gelişimi, fiziğin matematikselleştirilmesinde sonsuz küçüğün analizde kullanılmasını gerektirmiştir. Bu gereklilik; cebir anlayışı, uzayın yapısı, sonsuzun matematikte nasıl anlaşılması gerektiği ve süreklilik hakkında tartışmalara neden olmuştur. Kritik döneminde Kant, matematiği, sentetik a priori yargı çerçevesinde zamanın görüsü ve sayı şeması sayesinde birimlerin art arda inşası ile olanaklı kılarken kalkülüs için aynı ifadeleri kullanamaz. Tartışmalara cevap için Grundlegung zur Metaphysische Anfangsgründe der Naturwissenschaft’ı (1786) yazan Kant, öncelikle sonsuz küçük bölünmenin içinde mümkün olduğu bir uzay tasarımında bulunur. Fakat, sonsuz küçük büyüklüklerin bölünebilirliklerini sürekli maddenin parçalarına ‘gerçek’ (Wirkliche) bir uzaklık atfetmeden gerçekleştirdiğimizi ve bunu saf aklın ideası sayesinde yaptığımızı savunur. Burada, ‘İdeanın sağladığı sonsuz sürekli bölünebilir maddenin olduğu uzay, görünün nesnesi haline nasıl gelecek?’ sorusunu ele almamız gerekir. Bu nedenle bu makalede, aklın ideasının düzenleyici bir işlev içinde bunu nasıl mümkün kıldığı ve bu uzayın görüyle ilişkisinin nasıl kurulduğu soruşturulacaktır. Bu cevapları verirken Kant’ın Transition From The Metaphysical Foundations of Natural Science to Physics projesinde fark ettiği gedik (Gap) için ‘Doğa biliminin genel a priori ilkeleri ampirik fiziğin spesifik sonuçlarına nasıl bağlanacak?’ sorusuna nasıl yanıt verdiği açıklanacaktır. Geçiş Projesi’nde, Michael Friedman’a referansla, Kant’ın kurucu-düzenleyici işlevler ayrımını bulanıklaştırmak zorunda kaldığı gösterilecek ve aklın transandantal ideal olarak uzayın bütününün temsili bakımından kurucu olduğu tek rolün olup olmadığı açığa çıkarılacaktır.
Sonsuz Küçük Uzay Dışsal Görü Süreklilik Madde Transandantal İdeal Aklın İdesi.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sistematik Felsefe (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2024 |
Gönderilme Tarihi | 1 Temmuz 2024 |
Kabul Tarihi | 24 Eylül 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 23 Sayı: 3 |
e-ISSN: 2645-8950