Varoluşlarından bu yana kentler iktidarların yoğunlaşma merkezleri olmuştur. Bu yoğunlaşma hali kaçınılmaz olarak kentler ile iktidar arasında diyalektik bir ilişkiyi de var etmiştir. Gordon Childe’ın “kentsel devrim” olarak tanımladığı süreçle birlikte kentler nüfusu, sermayeyi ve iktidarı kendine çekmeye başlamıştır. Bu süreç özellikle Sanayi Devrimi ile birlikte hız kazanmış ve kenti şekillendirmeye başlamıştır. İktidar kenti yaratırken kent de her daim iktidar ilişkilerinin üretildiği, sahnelendiği ve yeniden üretildiği yerler olmuştur. Kentler, üretimin ve yeniden üretimin merkezleri olmakla birlikte; iktidarın hem “kapı bekçilerini” hem de “mezar kazıcılarını” eş zamanlı olarak üretmiştir. İktidar “kapı bekçilerini” yaratmak adına bir yandan fiziki müdahaleler ile “yapılı mekânı” şekillendirirken bir yandan da toplumsal müdahaleler ile “kent kimliğini” inşa etmek istemiştir. Bu süreci hegemonya, habitus, güvenlik düzeneği, yönlendirilmiş tüketim toplumu vb. kavramlar ile birlikte düşünerek neo-liberalizmin kenti nasıl kavradığı hususu bu çalışmanın merkezine konumlandırılmıştır. Çalışmanın iddiası neo-liberal ideolojinin, kavrayış ve kurgulayış şekliyle günümüzde kenti iktidarın kerberosu yani iktidarın koruyucusu haline getirmeye çalıştığıdır.
Since their existence, cities have been centers of concentration of powers. This state of concentration has inevitably created a dialectical relationship between cities and power. With the process defined by Gordon Childe as "urban revolution", cities began to attract population, capital and power. This process accelerated especially with the industrial revolution and started to shape the city. While power creates the city, the city has always been the place where power relations are produced staged and reproduced. Although cities are centers of production and reproduction produced both the "gatekeepers" and the "grave diggers" of power. In order to create "gatekeepers", the government wanted to shape the "built space" with physical interventions on the one hand, and to construct the "urban identity" with social interventions on the other hand. Considering this process together with the concepts of hegemony, habitus, security dispositif, directed consumption society, the issue of how neo-liberalism comprehends the city is positioned at the center of this study. The claim of the study is that the neo-liberal ideology is trying to turn the city into a Cerberus of power, with the way it is conceived and constructed.
City City İdentity Habitus Security Dispositif Consumption Society
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kentleşme Politikaları |
Bölüm | Tüm Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 16 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 19 Haziran 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 16 Sayı: 4 |
International Refereed and Indexed Journal of Urban Culture and Management | Kent Kültürü ve Yönetimi Uluslararası Hakemli İndeksli Dergi
Bilgi, İletişim, Kültür, Sanat ve Medya Hizmetleri (ICAM Network) www.icamnetwork.net
Executive Office: Ahmet Emin Fidan Culture and Research Center, Evkaf Neigh. No: 34 Fatsa Ordu
Tel: +90452 310 20 30 Faks: +90452 310 20 30 | E-Mail: (int): info@icamnetwork.net | (TR) bilgi@icamnetwork.net