Şiî gruplar arasında Ehl-i sünnet’ten farklı olarak ele alınan dinî liderlik (İmâmet) meselesi, buna bağlı olarak Resûlullah’tan sonra kimin halife ve imam olacağı hususu Şîa’nın en önemli meselesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Ehl-i sünnet açısından Hz. Peygamber (s.a.v.) ölüm döşeğindeyken bu sorun bey‘at ve şûra mekanizmaları devreye sokularak çözüme kavuşturulmuştur. Ancak ashâbın çözümünü reddeden ve bu tasarrufu bir “gasp” aracı olarak görüp karşı çıkan İsnâaşeriyye İmâmiyyesi son tahlilde Ehl-i beytin hakkını teslim etmediklerini iddia ederek sahâbenin çoğunu hıyanetle suçlamışlardır. Onlar sahâbe-i kirâmın bu konudaki rivâyetlerini reddetmişler ve Hz. Ali etrafında bir alternatif bakış açısı geliştirmek suretiyle, bu tezi destekleyen ve kuvvet veren bazı ashâbın rivayetlerine dayanarak farklı bir sünnet ve hadis algısı oluşturmaya gayret etmişlerdir. Bu konuda onlara ait ilk dönem eserlerdeki rivayetler, bu amaca yöneliktir.
Bu makalede ilk dönemden itibaren ortaya konan bu iradenin en önemli sonucu olan imâmetle doğrudan bağlantılı olarak ele alınan gaybet süreci ve gaybeti destekleyen rivâyetlerin değerlendirilmesi yapılacaktır. Ayrıca bu konu çerçevesindeki gaybete dair ahbârın aslında varlığı tartışmalı mâsum son imamdan sonra tarih sahnesine çıkıp çıkmadığı tespit edilmeye çalışılacaktır. Gaybet-i kübrânın başlangıç tarihi olan hicri 329 ile birlikte bu türden haberlerin Şîa muteber kitaplarında yaygınlık kazanması böylesi bir problem ile karşı karşıya olduğumuzu düşündürmektedir. Konu Küleynî’nin Bâb fi’l-gaybe ile Nu‘mânî’nin el-Gaybe eserleri ile sınırlı olarak incelenecektir.
Hadis, Gaybet İsnâaşeriyye İmâmiyyesi Asıllar Kitâbü’l-gaybe Hadīth Ghayba Isnâashariyya Imâmiyya Kitāb al-Gayba
The issue of religious leadership (imâmah), which is handled differently from Ahl al-Sunnah among Shīite groups, and accordingly, who will be the caliph and imam after the Prophet (pbuh), emerges as the most important issue of Shīa. In terms of Ahl al-Sunnah, when the Prophet was on his deathbed, this problem was solved by putting the bey'at and shūrā mechanisms into action. However, the Imāmiyya Isnāashariyya, who rejected the solution of the companions and opposed this act as a means of "usurpation", claimed that they did not give the Ahl al-bayt their due in the final analysis, and accused most of the companions of treason. They rejected the narrations of the companions on this subject and by developing an alternative perspective around Imam Ali, they tried to create a different perception of sunnah and hadith based on the narrations of some companions which supported and strengthened this thesis. The narrations in their early works on this subject are for this purpose.
In this article, the process of occultation and the narrations supporting occultation will be evaluated in direct connection with the imāmate, which is the most important result of this will that has been revealed since the first period. In addition, within the framework of this subject, it will be tried to determine whether the akhbâr related unseen imam actually appeared on the stage of history after the last infallible imam whose existence is disputed. The prevalence of such news in the authoritative Shīa books with the Hijri 329, the start date of the great occultation, makes us think that we are faced with such a problem. The subject will be limited to the works of Kuleynî's Bāb fi'l-Gayba and Nu'mânî's al-Gayba.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2022 |
Kabul Tarihi | 12 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Kocaeli İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.
Kocaeli Journal of Theology is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International Licence.