Nūreddīnzāde (d. 981/1574), a 16th century Ottoman sufi, was a Halvetī sheikh born in the city of Plovdiv, Bulgaria. His understanding of sufism is based on the idea of wahdat al-wujūd of Ibn Arabi in addition to the thought of the Qur’ān, Sunnah and Ahl al-Sunnah. The subject of our study is the tafsīr treatise written by Nūreddīnzāde on Sūrah al-İkhlāṣ. In addition to being a reflection of Ibn Arabi’s sufi and kalām-oriented thought, the interpretation of Sūrah al-Ikhlāṣ—which he based on the idea of wahdat al-wujūd—is also valuable in terms of revealing how his sufi understanding was reflected by his followers in the 16th century. In this respect, the treatise can contribute to both tafsīr and sufi studies. Apart from the reports on asbāb al-nuzūl and the fadāʾil al-Qurʾān, the tafsīr does not incorporate other narrative elements such as qirāʾat or poetry, and it contains relatively few grammatical explanations. One of the original aspects of the treatise is the interpretation of theological and grammatical explanations from a sufi perspective. However, it is noteworthy that the treatise does not include esoteric interpretations commonly found in some sufi tafsīrs. The author’s strong adherence to the doctrine of wahdat al-wujūd is subtly embedded within the exegesis. The main purpose of this article is to introduce Nūreddīnzāde’s tafsīr of Sūrah al-İkhlāṣ by analyzing it within the intellectual background of his thought, thereby contributing modestly to the understanding of sufi thought during the Ottoman period. In the study, close reading and reading between the lines is conducted within the historical context in which the text was composed and the intellectual world of the author. Nūreddīnzāde’s tafsīr is analyzed with reference to his own works, the views of Ibn Arabi on whom his sufi thought is primarily based and other tafsir works.
Tafsīr Sūrah al-Ikhlāṣ Nūreddīnzāde Ibn al-Arabi Wahdat al-Wujūd
XVI. yüzyıl Osmanlı mutasavvıflarından Mustafa Muslihuddin Nûreddinzâde (ö. 981/1574) bugün Bulgaristan sınırları içinde kalan Filibe şehrinde dünyaya gelmiş bir Halvetî şeyhidir. Tasavvuf anlayışı; Kur’an, sünnet ve Ehl-i sünnet düşüncesine ilaveten İbn Arabî’nin (ö. 638/1240) vahdet-i vücûd anlayışına dayanmaktadır. Çalışmamızın konusunu Nûreddinzâde’nin İhlâs sûresi üzerine yazdığı tefsir risalesi oluşturmaktadır. İbn Arabî’nin vahdet-i vücûd düşüncesi üzerine bina ettiği İhlâs sûresi tefsiri, onun tasavvufî ve kelâmî düşüncelerinin öz bir sunumu olmasının yanı sıra İbn Arabî’nin tasavvuf anlayışının XVI. yüzyılda yaşayan takipçilerindeki yansımalarını göstermesi açısından da kıymet taşımaktadır. Bu yönüyle risale hem tefsir hem tasavvuf çalışmalarına katkı sağlayabilmektedir. Sebeb-i nüzûl ve fedâilü’l-Kur’ân rivayetleri dışında kıraat ve şiir gibi rivayet unsurlarının kullanılmadığı tefsirde, gramatik izahlara da nispeten az rastlanmaktadır. Kelâmî ve lugavî izahların tasavvufî bakış açısıyla yorumlanması risalenin özgün yönlerindendir. Bununla birlikte bazı tasavvufî tefsirlerde yer alan batınî yorumların bulunmaması dikkat çekmektedir. Eserde müellifin sıkıca bağlı olduğu vahdet-i vücûd anlayışı kapalı bir şekilde tefsire işlenmiştir. Bu durum söz konusu anlayışı ehassu’l-havâss ilmi olarak nitelendirmesi ve tecrübî bir ilim görmesinden kaynaklanmış olabilir. Akılcı mütekellimlerin eleştirildiği bu risalede Zemahşerî gibi akılcı bir müfessirden de istifade edilmesi Nûreddinzâde’nin farklı düşünceleri bir araya getirdiğini göstermektedir. Tespit ettiğimiz kadarıyla müellifin İhlâs sûresi tefsirini, kelâmî ve tasavvufî düşünceleri bağlamında ayrıntılı inceleyen bir çalışma bulunmamaktadır. Bu makalenin temel amacı; Nûreddinzâde’nin İhlâs sûresi tefsirini düşüncelerinin arka planı ile analiz ederek günümüze tanıtmak ve Osmanlı dönemindeki sûfî düşüncenin yapısını anlamaya az da olsa bir katkı sağlamaktır. Çalışmada müellifin fikir dünyası ile metnin inşa edildiği tarihsel bağlam çerçevesinde yakın okuma ve satır arası okuma yapılarak Nûreddinzâde’nin tefsiri, başta kendi eserleri olmak üzere tasavvufî düşüncesini dayandırdığı İbn Arabî’nin görüşlerine ve diğer tefsir eserlerine müracaat edilerek analiz edilmiştir.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Tefsir |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 1 Temmuz 2025 |
| Kabul Tarihi | 19 Kasım 2025 |
| Erken Görünüm Tarihi | 14 Aralık 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 2 |