Foucault, delilik kavramına bakış ve yaklaşımın tarihsel süreç ve dönemlerde değişime uğradığını söyler. Deliler kimi toplumlarda kutsal addedilir; kimilerinde akıl hastanesine kapatılır; kimi toplumlarda ise her şeyi doğru ve dürüstlükle söyleyebilen kişiler olarak tanımlanırlar. Türk sinemasında da farklı “deli” ve “delilik” temsillerine rastlamak mümkündür. Bu temsillerden biri de yönetmenin direkt dile getiremeyeceği eleştiri, sorun, düşünceleri “simgesel” sayılabilecek bir formülle “deli” karakteri üzerinden ifade ettiği filmlerdir. Tepki çekmesi muhtemel “sözler” delinin ağzından çıkıverir. Bu filmler arasında Ali Özgentürk’ün At 1982 , Şerif Gören’in Abuk Sabuk 1 Film 1990 , Nejat Saydam’ın Buzlar Çözülmeden 1965 ve Kartal Tibet’in Deli Deli Küpeli 1986 filmleri sayılabilir. Çalışmada bu dört film, Foucault’nun delilik kavramına bakışı içinde yer alan “delilerin hakikati özgürce ve sansürsüzce dile getirme özellikleri” düşüncesi üzerinden çözümlenmiştir. Bu filmlerdeki “deli” karakterler, kimi zaman filmin başrolündeki karakterin davranışlarını eleştirir; kimi zaman ona yol göstermeye çalışır; kimi zaman da bir nevi “ermişlik” statüsüyle bilgece sözlerle filmin gidişatına dair ipuçları verir. Aynı zamanda “deli” karakterler, günümüz toplumunun delilere karşı olan önyargılı bakışını taşımaz. Filmler, deliliğe karşı olan bakış ve tutumlarıyla toplumdan izole edilmiş “akıl hastası” olan deliler yerine, toplum içinde yaşayabilen, doğru söyleme özelliğiyle topluma yol gösterebilen, o toplumun önemli ve özel bir parçası olarak temsil edilirler
Foucault says that the view and approach to the concept of madness have changed in historical processes and periods. In some societies, mad people are considered sacred; in others, they are confined to a mental institution; in some others, they are described as people who can say everything truthfully and honestly. It is possible to find different representations of “mad” and “madness” in Turkish cinema, as well. One of these representations is the films in which the director expresses the critics, problems, and thoughts, which cannot be directly expressed, through a formula that can be considered “symbolic” and the “mad” character of the film. The “words” that are likely to provoke a reaction come out of the madman’s mouth. These films include Ali Özgentürk’s At 1982 , Şerif Gören’s Abuk Sabuk Bir Film 1990 , Nejat Saydam’s Buzlar Çözülmeden 1965 and Kartal Tibet’s Deli Deli Küpeli 1986 . In the study, these four films were analyzed through the proposition that “mad people tell the truth freely and explicitly”, which is a part of Foucault’s approach to the concept of lunacy. The “mad” characters in these films sometimes criticize the behavior of the leading character; sometimes they try to guide him; sometimes they give clues to the course of the film in wise words with a sort of “saint” status. At the same time, the “mad” characters do not carry the preconceived view of modern-day society towards mad people. In films, mad people are represented as individuals that live within the society, guide them by telling the truth and being a significant and special part of the communities, rather than those with “mental illnesses” and isolated by the society with negative approaches and attitudes against madness
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Research Article |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Ekim 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 14 |