In this work I present some of Arendt’s criticisms
of Marx and assess whether these criticisms are fair. I claim that Arendt reads
Marx erroneously, which results in her failure to grasp certain similarities
between Marx and herself, at least on some points. It is important to mention
that Arendt’s interest in Marx is part of a wider project she pursues. She
believes that Marx’s theory might allow us to establish a link between
Bolshevism and the history of Western thought. Marx’s notion of history and
progress enables Arendt to support her claim that Marx’s theory involves totalitarian
elements. By way of correcting Arendt’s misreading of Marx, my purpose has been
to get a better understanding of the theories of Marx and Arendt, as well as to
see their incompatible views regarding the nature of human activity and of freedom.
Arendt charges Marx of ignoring the most central human activity, that is
‘action’; and of denying human beings a genuine political existence and
freedom. Furthermore, according to Arendt, Marx conceives labor as human being’s
highest activity and ignores the significance of other two activities, namely
work and action. In the last analysis, Marx and Arendt prioritizes distinct
human activities as the most central (labor and action, respectively) to human
beings; and as a result, they provide us two irreconcilable views of politics,
history and freedom.
Bu çalışmada Hannah Arendt’in Marx’a getirdiği bazı
temel eleştiriler değerlendirilecektir. Bu eleştiriler büyük oranda Arendt’in
yanlış ve hatta taraflı okumasının sonucu olmasına rağmen Marx ve Arendt
arasındaki benzerlikleri ve ayrışmaları anlamak açısından önemli başlangıç
noktalarıdır. Arendt’in Marx eleştirilerinin birçoğu onun 20 yy. totaliter
rejimlerinin kökenini Batı felsefesindeki bir takım düşünsel eğilimlerle
temellendirme projesinin bir parçasıdır. Arendt Marx’ın materyalist tarih
anlayışını, insanı maddi koşullar ve nesnel yasalar tarafından belirlenen
‘kuklalara’ indirgediği için reddeder. Bunun karşısına, insanı politik alanda
eyleyen ve konuşan ve bu ölçüde de özgür olan varlıklar olarak kavramsallaştıran
bir anlayışı koyar. Arendt’in eleştirileri bize insan etkinliğinin yani vita activa’nın çoğul yapısı (emek, iş
ve eylem) ve insanın birincil etkinliği ‘eylem’ ile özgürlük arasındaki
ilişkiye dair önemli saptamalarda bulunur. Buna karşın, Arendt’e göre Marx,
‘iş’ ve ‘emek’ (insanın inşa ettiği dünyanın kalıcılığı ile tüketim nesneleri)
arasındaki ayrımı göz ardı etmekte, insanın asıl etkinliği olan ‘eylem’i yok
saymakta ve insanın birincil etkinliği konumuna tarih boyunca en aşağı olarak
görülmüş ‘emek’i yerleştirmektedir. Görülecektir ki iki düşünür arasındaki
ayrışma nihayetinde insanın temel etkinliğinin ne olduğu noktasında
düğümlenmektedir: İnsan asıl olarak politik ve eyleyen bir varlık mıdır? Yoksa
üreten bir varlık mı? Sonuçta, bu çalışma boyunca vurgulanacak tüm
benzerliklerine rağmen Marx ve Arendt iki farklı insan etkinliği üzerinden
(emek ve eylem) bize iki farklı siyaset ve özgürlük anlayışı sunmaktadır.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ekim 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Sayı: 2 |