Bu çalışma, 21. yüzyılda küresel göç hareketlerinin yoğunlaştığı dönemde Almanya'nın Frankfurt (%42,7), Offenbach (%50) ve Hanau (%50) kentlerinde yüksek göçmen oranlarına rağmen toplumsal parçalanma dinamiklerinin neden ortaya çıkmadığını incelemektedir. Araştırma, 26 Aralık 2024-13 Ocak 2025 tarihleri arasında 19 günlük katılımlı gözlem metodolojisi kullanılarak yürütülmüş ve Habermas'ın anayasal yurtseverlik, Soysal'ın post-ulusal üyelik ve Esser'in çok boyutlu entegrasyon teorilerini ampirik verilerle test etmiştir. Çalışma, çok kültürlü toplumsal uyumun altında yatan kurumsal ve sosyal mekanizmaları sistematik olarak analiz etmiş; kamu hizmetlerinde çok dilli yaklaşımlar, katılımcı yönetişim modelleri, sivil toplum katılımı ve ekonomik entegrasyon süreçlerini detaylı biçimde incelemiştir. Bulgular, göçmenlerin sadece sisteme uyum sağlayan pasif alıcılar değil, sistemin kendisini dönüştüren aktif özneler olduklarını ortaya koymuştur. Araştırma sonuçları, Almanya'nın kurumsal kapsayıcılık, çok dilli kamu hizmetleri ve karşılıklı adaptasyon mekanizmalarına dayalı özgün bir sosyal model geliştirdiğini göstermiştir. Sonuçlar, toplumsal uyumun kültürel hoşgörüden ziyade yapısal faktörler ve sistematik kurumsal tasarımla sağlandığını kanıtlamış; "kamusal sosyallik", "duygusal vatandaşlık" ve "karşılıklı sistemik uyum" kavramlarını literatüre kazandırmıştır. Çalışma, diğer göç alan ülkeler için bağlam-duyarlı politika transferi imkânları sunarken, entegrasyon politikalarının tasarımında ampirik temelli öneriler geliştirmiştir.
Proje yok
This study investigates the absence of social fragmentation dynamics in the German cities of Frankfurt (42.7%), Offenbach (50%), and Hanau (50%) despite high immigrant population ratios, during a period marked by intensified global migration flows in the 21st century. Employing a 19-day participant observation methodology between December 26, 2024, and January 13, 2025, the research systematically explores the institutional, cultural, and interactional mechanisms that underpin multicultural social cohesion. Through an ethnographic lens, the study empirically engages with and evaluates key theoretical frameworks, namely Habermas’s concept of constitutional patriotism, Soysal’s theory of post-national membership, and Esser’s multidimensional model of integration. The study systematically analyzed the institutional and social mechanisms underlying multicultural social harmony, examining multilingual approaches in public services, participatory governance models, civil society participation, and economic integration processes in detail. Findings reveal that immigrants are not merely passive recipients adapting to the system, but active agents transforming the system itself. The research results demonstrate that Germany has developed a unique social model based on institutional inclusiveness, multilingual public services, and mutual adaptation mechanisms. The results prove that social cohesion is achieved through structural factors and systematic institutional design rather than cultural tolerance, contributing the concepts of "civic sociability", "emotional citizenship", and "mutual systemic adaptation" to the literature. While offering context-sensitive policy transfer opportunities for other immigration-receiving countries, the study develops empirically-based recommendations for the design of integration policies.
Migration Adaptation Multiculturalism Constitutional Citizenship Germany
Proje yok
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Uluslararası İlişkilerde Siyaset |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | Proje yok |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2025 |
Gönderilme Tarihi | 27 Mayıs 2025 |
Kabul Tarihi | 30 Temmuz 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 14 Sayı: 2 |