Bugün karşı karşıya olduğumuz küresel ısınma tehlikesi, atmosferde sera etkisi yaratan gazların yoğunlaşmasından kaynaklanmaktadır. Sıcaklık artışı ile birlikte buzulların erimeye başlaması, okyanuslardaki su seviyesinin yükselmesi ve tatlı su kaynaklarında görülen buharlaşma, doğal dengeyi bozmakta ve pek çok bitki ve hayvan türünün de yaşamını tehdit etmektedir. Söz konusu gelişmeler, ülkeleri bu konuda önlemler almaya yöneltmiştir. 1970’lerden itibaren, atmosfere yayılan sera gazlarının kısıtlanması yaygınlaştırılması için uluslararası girişimler başlatılmıştır. Ülkemizde ise, 1980’lerde başlayan sanayileşme hamlesi, sera gazı salınımlarında hızlı bir artış yaratmıştır. Türkiye A.B’ye uyum sürecinde gerçekleştirdiği düzenlemelerle küresel iklim sisteminin korunmasına yönelik önlemleri almaya başlasa da bu konuda bir devlet politikası belirlemek açısından oldukça geç kalmıştır. Diğer yandan ülkemiz, küresel ısınmaya çözüm olarak görülen yenilenebilir enerji kaynakları bakımından oldukça zengindir. Ancak, bu kaynakların etkin şekilde işletilmesini sağlayacak teknolojik altyapıyı henüz kuramamıştır. İklimsel değişimin önlenebilmesi, sera gazı salınımlarının azaltılması, yenilenebilir enerji kaynaklarının etkin kullanılması ve çevre ile ilgili kanunların gerekli yaptırım gücüne kavuşturulmasıyla mümkün olabilir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Haziran 2007 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2007 Cilt: 2007 Sayı: 2 |