The life and teachings of Hoca Ahmed Yesevi continued to guide not only the people of his time but also the generations that followed. The wisdom he wrote transcended time and gained a deep place in the development of Turkish-Islamic culture. It is seen that Ahmed Yesevi, especially in his Sufi wisdom, frequently emphasized that the life of man in this world is temporary and that real existence is in the afterlife. For this reason, the subject of death had a very deep place in Yesevi's world of thought. He depicted death not as annihilation, but as a rebirth, a journey to the afterlife. His views are in complete harmony with the fundamental teachings of Islam. He constantly reminded people of death and advised them not to become too attached to this world. This emphasis of Yesevi on the transience of worldly life played an important role in spreading Islam's belief in death and the afterlife among the people. In addition, he frequently included in his wisdoms such Sufi teachings as complete submission to Allah, disciplining one’s own self, and turning away from worldly blessings. The students trained by Ahmed Yesevi also spread his teachings, contributing to the correct understanding of Islam in the Central Asian geography and the formation of a deep spiritual consciousness among the people. Through his students, Yesevi’s teachings spread beyond the borders of Turkestan to a wider geography. This broad influence was felt in Anatolia and the Balkans over time, and the Yesevi understanding was also accepted there. The importance that Hoca Ahmed Yesevi gave to the theme of death was not only a teaching of individual worship and submission, but also contained deep messages regarding the organization of social life. Yesevi, who frequently emphasized the inevitability of death and the importance of being aware of one’s responsibilities in this world, advised people to establish a balance between this world and the hereafter. He believed that every deed done in worldly life had a reward, that justice would be manifested not only in this world but also in the afterlife, and he reflected this belief in his poems. These profound teachings he wrote on death can be read not only from a theological perspective, but also as a psychological relief and the construction of a social order. They enabled people to move away from fear and anxiety when facing death, and to find a kind of surrender and tranquility. The fact that the fear of death was replaced by the desire to meet Allah in Yesevi's teachings shows how deep his understanding of Sufism was. In the wisdoms of Hoca Ahmed Yesevi, the theme of death was handled in accordance with the basic principles of the Islamic religion and established a balance between the transience of this worldly life and the eternity of the afterlife. He also emphasized that people should not fall into heedlessness and forget death by reminding them of the inevitability of death.
Turkish-Islamic Literature Hoca Ahmed Yesevi Divan-i Hikmet Death Munkar-Nakir The Angel of Death The Hereafter
Hoca Ahmed Yesevî'nin yaşamı ve öğretileri, yalnızca kendi dönemindeki insanlara değil, sonraki nesillere de rehberlik etmeye devam etmiştir. Onun yazdığı hikmetler, zamanın ötesine geçerek Türk-İslâm kültürünün gelişiminde köklü bir yer edinmiştir. Ahmed Yesevî'nin özellikle tasavvufî hikmetlerinde, insanın dünya hayatının geçici olduğunu, gerçek varlığın ahiret âleminde olduğunu sık sık vurguladığı görülür. Bu nedenle ölüm konusu, Yesevî'nin düşünce dünyasında oldukça derin bir yer tutmuştur. Ölümü, bir yok oluş olarak değil, aksine bir yeniden doğuş, ahirete yapılan bir yolculuk olarak tasvir etmiştir. Onun bu görüşleri, İslâm’ın temel öğretileriyle tam bir uyum içerisindedir. O, insanlara her an ölümü hatırlatmış ve bu dünyaya gereğinden fazla bağlanmamaları gerektiğini öğütlemiştir. Yesevî'nin dünya hayatının faniliğine yönelik bu vurgusu, İslâm'ın ölüm ve ahiret inancını halk arasında yaygınlaştırmasında önemli bir rol oynamıştır. Ayrıca, hikmetlerinde sık sık Allah'a tam bir teslimiyet, insanın kendi nefsini terbiye etmesi ve dünya nimetlerinden yüz çevirmesi gibi tasavvufî öğretilere yer vermiştir. Ahmed Yesevî'nin yetiştirdiği öğrenciler de onun bu öğretilerini yayarak, Orta Asya coğrafyasında İslâm’ın doğru bir şekilde anlaşılmasına ve halk arasında derin bir manevi bilinç oluşmasına katkıda bulunmuşlardır. Öğrencileri vasıtasıyla Yesevî'nin öğretileri Türkistan'ın sınırlarını aşarak, daha geniş bir coğrafyaya yayılmıştır. Bu geniş etki, zamanla Anadolu ve Balkanlar'da da hissedilmiş ve Yesevîlik anlayışı buralarda da kabul görmüştür. Hoca Ahmed Yesevî'nin ölüm temasına verdiği önem, yalnızca bireysel bir ibadet ve teslimiyet öğretisi değil, aynı zamanda toplumsal hayatın düzenlenmesine yönelik de derin mesajlar içermektedir. Ölümün kaçınılmazlığını ve bu dünyadaki sorumlulukların bilincinde olmanın önemini sık sık vurgulayan Yesevî, insanlara dünya ve ahiret dengesi kurmaları gerektiğini öğütlemiştir. Dünya hayatında yapılan her işin bir karşılığı olduğuna, adaletin yalnızca bu dünyada değil, ahirette de tecelli edeceğine inanmış ve bu inancı şiirlerine yansıtmıştır. Onun ölüm üzerine yazdığı bu derin öğretiler, yalnızca teolojik bir perspektiften değil, aynı zamanda psikolojik bir rahatlama ve toplumsal bir düzenin inşası olarak da okunabilir. İnsanların ölümle yüzleşirken korku ve endişeden uzaklaşıp, bir tür teslimiyet ve sükûnet bulmalarını sağlamıştır. Yesevî'nin öğretilerinde ölüm korkusunun yerini, Allah'a kavuşma arzusunun alması, onun tasavvuf anlayışının ne denli derin olduğunu gösterir. Hoca Ahmed Yesevî'nin hikmetlerinde ölüm teması, İslâm dininin temel prensipleriyle uyumlu olarak işlenmiş ve bu dünya hayatının geçiciliğiyle ahiretin ebediliği arasında bir denge kurmuştur. Ayrıca ölümün kaçınılmazlığını hatırlatarak, insanların gaflete düşmemesi ve ölümü unutmamaları gerektiği üzerinde durmuştur. Ölüme yönelik bu temalar, yalnızca o dönemki insanlara değil, sonraki nesillere de rehberlik etmeye devam etmiştir.
Türk-İslâm Edebiyatı Hoca Ahmed Yesevî Dîvân-ı Hikmet Ölüm Âhiret Münker-Nekir
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türk İslam Sanatları (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri / Research Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
Gönderilme Tarihi | 5 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 11 Haziran 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 45 |
K.S.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, elektronik ortamda yayınlanmaktadır.
ilahiyatdergi@ksu.edu.tr
Derginin Tarihçesi
Derginin Adı | ISNN | e-ISNN | Başlangıç Yılı |
Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi | 1304-4524 | 2651-2637 | 2003 |