20. yüzyıl, klasik Türk şiirinin ferinin azaldığı ve alıcısının olmadığı bir dönem gibi görülür. Ne var ki yapılan çalışmalar bu yüzyılda divan şiiri geleneği üzere şiir yazmış en az iki yüz şairin olduğunu, dolayısıyla bu düşüncenin temelsiz olduğunu göstermektedir. Edebiyat tarihi, bir eserin telif ediliş sürecini, yayımlanmasından sonra o eser etrafında yazar veya şairin yaşadığı hadiseleri de konu edinir. Mürettep olsun veya olmasın bu yüzyılda yazılmış olan divanlarda, zamanın hallerinden ve kendi yaşadıkları mağduriyet ve sıkıntılardan şikâyeti hikâye ettikleri bir tür ben-anlatısı manzumelerin sayısının arttığı görülmektedir. Devlet-i Aliyye’nin farklı şehirlerinde zaptiye kumandanı olarak görev yapmış bir Osmanlı devlet memuru olan Trabzonlu Âgâh Osman Paşa, divanında şikâyetnâme türünde çok sayıda manzumesi olan şairlerinden birisidir. Çalışma, Paşa’nın bir kasidesi ve onu yayımlandığı mecmuada okuyup çok beğenen bir okurun kendisine yazdığı sitayiş mektubu ile gelişen anlatı üzerine kuruludur. Şairin zemini tasavvuf olan çok sayıda şiirinden “Ehlullah” redifli kasidesinin yazılması ve bir mecmuada yayımlanma süreci değerlendirilmiş, mecmuada bu kasideyi okuyan Osmanlı aydın ve muharrirlerinden Sâlih Sâim’le mektuplaşmalarının fikri ve edebi bakımdan bu şiire kattığı değer tartışılmıştır. Mektup teatisi, Türk şiiri örneklerinin matbuat yoluyla halka ulaşması ve okurun şairle doğrudan temasa geçme geleneğinin ne zaman ve nasıl başladığına dair bir vesika teşkil etmektedir. Bir şair ile bir muharririn yollarının kesişmesine vesile olan bu yazışma, matbuatın şairlerin divanları basılmadan önce içindeki bazı manzumelerin parça parça okur kitlesine ulaşmasını sağlayan bir mecra olduğunu göstermekte, manzume öncesi ve sonrası ilginç bir anekdotun kayda geçmesini sağlayarak edebiyat tarihine katkıda bulunmaktadır. Âgâh Osman Paşa, “Ehlullah” başlıklı kasidesini geçirdiği bir bunalım ve ondan şifa bulması üzerine yazmıştır. Bu hadiseyi hikâye ettiği ben-anlatısı örneği kaside ise nitelikli bir tahkiyeli şiir örneğidir. Sâlih Sâim, bu mektupları küçük bir antoloji risalesinde neşrederek kasidenin tahkiyesinin zenginleşmesine katkıda bulunmuştur. Okur-şiir-şair ilişkisinin özgün bir örneğini oluşturan bu mektuplaşma, 20. yüzyıl başlarındaki edebî havanın canlılığına dair bir kesit sunmaktadır. Bu çalışmada, metinleri ekte verilen mektuplar bağlamında okur-şair buluşması üzerinde durulmuş, Osmanlı asayiş kumandanlığı vazifesinden emekli bir Osmanlı şairinin geçirdiği psikolojik rahatsızlığın tedavi sürecine dair bir tür sufi-terapi anlatısı mahiyetindeki tarih kasidesi tahlil edilmiş ve değerlendirilmiştir. Manzumedeki ben-anlatısının geri plandaki hikâyesi ve şairin bir okuruyla muhaveresi üzerinden Osmanlının son döneminde klasik Türk şiirine verilen değere dair tespit ve çıkarımlarda bulunulmuş, anlatıcının yaşadığı vak’anın modern psikolojideki yerine “ben-ötesi” kuramı çerçevesinde kısaca değinilmiştir.
Türk-İslam Edebiyatı Âgâh Osman Paşa Sâlih Sâim Kaside Tahkiye Tasavvuf Ben-Anlatısı
The 20th century is often seen as a period in which classical Turkish poetry lost its vitality and readership. However, studies reveal that at least two hundred poets continued to write in the tradition of divan poetry during this time, demonstrating that such assumptions are unfounded. Literary history not only examines the creation process of a work but also the events surrounding the author or poet after its publication. In divans written during this century—whether compiled or not—there is a noticeable increase in self-narrative poems in which poets express grievances about contemporary conditions and their personal hardships. Trabzonlu Âgâh Osman Pasha, an Ottoman civil servant who served as a gendarmerie commander in various cities of the Ottoman Empire, is among the poets known for numerous poems of complaint within his divan. This study centers on a narrative that unfolds from one of Pasha’s qasidas and a laudatory letter sent to him by a reader who encountered and admired the poem in the magazine where it was published. The composition and publication of the qasida, titled “Ehlullah” and grounded in Sufi themes, are examined in detail. The intellectual and literary value added to the poem through the correspondence between the poet and Sâlih Sâim—an Ottoman intellectual and writer who read the piece in the magazine—is also discussed. The exchange of letters serves as a document illustrating when and how the tradition of readers engaging directly with poets, facilitated by printed media, began in Turkish literature. This correspondence, which brought together a poet and a writer, highlights how printed periodicals functioned as platforms that allowed individual poems to reach readers even before the publication of the full divan, and contributes to literary history by preserving a unique anecdote surrounding the poem. Âgâh Osman Pasha wrote “Ehlullah” following a period of psychological distress, from which he later found healing. The qasida, as a self-narrative, stands as a sophisticated example of narrative poetry. By publishing these letters in a small anthology treatise, Sâlih Sâim contributed to the enrichment of the poem’s narrative depth. This correspondence represents an original example of the poet-reader-poem dynamic and offers a glimpse into the literary vibrancy of the early 20th century. The study focuses on the encounter between reader and poet as reflected in the letters (included in the appendix), and analyzes the qasida as a form of Sufi-therapy narrative recounting the healing process of a retired Ottoman security officer. Through the self-narrative embedded in the poem and the poet’s exchange with a reader, the study makes observations about the value placed on classical Turkish poetry in the late Ottoman era. It also briefly considers the event described by the narrator in light of modern psychological theories, particularly the notion of the “beyond-self” (self-transcendence).
Turkish Islamic Lliterature Âgâh Osman Paşa Sâlih Sâim Eulogy Narrative Mysticism Self-Narrative
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Türk İslam Sanatları (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 28 Şubat 2025 |
| Kabul Tarihi | 17 Haziran 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 45 |
K.S.Ü. İlahiyat Fakültesi Dergisi, elektronik ortamda yayınlanmaktadır.
ilahiyatdergi@ksu.edu.tr
Derginin Tarihçesi
| Derginin Adı | ISNN | e-ISNN | Başlangıç Yılı |
| Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi | 1304-4524 | 2651-2637 | 2003 |
