Yoksulluk sorunu gelişmiş ve gelişmekte olan tüm dünya ülkelerinin yaşadığı ciddi bir sorundur. Bu sorunun çözümü öncelikle ekonomik anlamda kalkınmaya, sürdürülebilir istihdam politikalarına ve bu alanda sosyal adaleti geliştirilecek sosyal politikalara bağlıdır. Yoksulluk genellikle yoksunluk, geri kalmışlık, güçsüzlük, dışlanma, gelişim ve iyilik halinden yoksunluk, düşük yaşam kalitesi gibi tanımlar çerçevesinde ele alınmaktadır. Yoksulluk içinde yaşamak, yaşamdaki temel maddi ihtiyaçlardan yoksun olarak yaşamak demektir. Yoksullar aynı zamanda psikolojik, sosyal, kültürel, politik ve çevresel faktörlerden de etkilenmektedir. Tüm bunlar maddi yoksunluktan daha az önemli olmamakla birlikte yoksulları güçsüzleştiren etkenler arasındadır. Hızlı bir kalkınma sürecinde olan ülkemizin ekonomik ve sosyal göstergeleri son yıllarda ciddi anlamda iyileşmeler göstermektedir. Ülkemizde reel sektörün gittikçe güçlenmesi, ihracatın artması, enflasyonun kontrol altına alınması gibi ekonomik anlamda önemli gelişmeler yaşanmıştır. Sanayide ve savunma sektöründe milli ve yerli kalkınmaya öncelik verilmesi ekonomide ayrı bir katma değer meydana getirmiştir. Ekonomik düzeyde yaşanılan bu olumlu gelişmeler aynı zamanda sosyal politikalara da yansımıştır. Ülkemiz, bugün insani gelişme göstergelerinden olan en yüksek insani gelişmişlik kategorisine girmiştir. Ancak ekonomideki bu olumlu gelişmeler, yoksulluk ve işsizlik gibi sosyal sorunların etkisini ne yazık ki hafifletememiştir. Kalkınmanın olumsuz etkilerinden biri olan yoksulluk ve bunun neden olduğu birçok sosyal sorun geliştirilen etkili sosyal politikalarla kontrol altına alınmaya çalışılmaktadır. Kentsel düzeyde yaşanan yoksulluk ise sürekli değişmektedir. Kadınlar, çocuklar gibi yeni yoksul grupların yaşadığı sorunlar yaşamsal boyuta dönüşebilmektedir. Güçlendirme, var olan bir şeyi daha da güçlü hale getirmektir. Sosyal hizmet, insan davranışı ve sosyal sistem teorilerinden yararlanarak, insanların çevreleriyle etkileşim kurdukları alanlara müdahale eder. Sosyal hizmette insan hakları ve sosyal adalet temeldir. Sosyal hizmette güçlendirme yaklaşımı; mikro, mezzo ve makro düzeyde değişimi ortaya koymak için sıklıkla kullanır. Sosyal hizmette güçlendirme, bireylerin, grupların, toplumların ihtiyaç duydukları politik güce ulaşmasına yardımcı olmak ve bu insanları sınırlandıran kurumlarda ve politikalarda değişiklik yapmayı hedefler. Bu çalışmada; toplumsal kalkınma sürecine bağlı olarak yoksulluğun genel görünümü ve son yıllarda birey, grup ve toplumların kendi iç kaynaklarını harekete geçirmeyi hedefleyen multidisipliner bir ele alış ile güçlendirme yaklaşımının temel özellikleri ve gelecekte yoksulluğun çözümüne yönelik olarak makro düzeyde sosyal adaleti inşa etmeyi amaçlayan ne tür sosyal hizmet ve sosyal politika müdahalelerine ihtiyaç duyulduğu tartışılmaktadır.
Yoksulluk sosyal adalet multidisipliner yaklaşım sosyal hizmet güçlendirme
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Politika ve Yönetim (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 31 Ağustos 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Ağustos 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 20 Sayı: 2 |
KSÜ Sosyal Bilimler Dergisi ULAKBİM-TR Dizin tarafından dizinlenen hakemli ve bilimsel bir dergidir.