Fatma Barbarosoğlu (1962), yayınladığı dördüncü romanı olan Son On Beş Dakika’da (2011) kader izleği etrafında toplumsal ve bireysel meseleleri işler. Roman, cadde sakinlerinin tanıtılması ve bu kişilerin caddeden geçen iki beyaz gömlekli gence odaklanıp onların kimliği hakkında fikir yürütmeleri ile başlar. Beyaz gömlekli erkeğin caddede öldürülüşüne şahit olan her kahraman, olayı kendi algısına göre yorumlar. Cinayetten en çok etkilenen Doktor Sami Yavaş’ın özel hayatı, işlenen cinayetin onda yarattığı tesir ve cinayete şahit olan diğer kişilerin olayla ilgili değerlendirmeleriyle devam eden roman, kader kavramının sorgulanması ile son bulur.
Kültür ve edebiyat alanlarındaki çalışmalarıyla öne çıkan Rus düşünür Mihail Mihailoviç Bahtin (1985-1975), ortaya koyduğu kavramlarla (diyaloji, karnaval, heteroglossia, kronotop, çokseslilik gibi) eleştiri alanında yeni bir pencere açar. Bu çalışmada, Fatma Barbarosoğlu’nun Son On Beş Dakika adlı romanı Bahtin'in çokseslilik kuramı ekseninde incelenmiştir. Söz konusu romanda kahramanların öz -bilince sahip olduğu ve yazardan bağımsız kendi seslerini duyurabildikleri tespit edilmiştir. Kahramanların söylemlerinin analizi yapılarak tek sesli görünen söylemlerin çoksesli niteliğe haiz olduğu ortaya konmuştur. Eser, mekânsal açıdan değerlendirildiğinde olayların büyük bölümünün çoksesli bir ortama zemin hazırlayan ‘cadde’de geçtiği görülmüştür. Son On Beş Dakika’nın içerik, anlatım tekniği ve söylem yönünden çoksesli olduğu neticesi elde edilmiştir.
Bahtin Son On Beş Dakika çokseslilik heteroglossia karnavalesk
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 11 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 |