The Golden Horn (Halic), which has hosted many
civilizations throughout history and has gained a place in literature mainly as
a summer and entertainment place where there were picnic areas until the
industrial revolution, has entered into a process which has developed with the
industrial revolution but has also destroyed itself with its development. With
this big change, a great industrial competition emerging in and around the
Golden Horn has started. The coasts of the Golden Horn started to be used as storage
areas, factories were opened, it turned into an industrial zone, shipyard was
opened and even a slaughter house was opened in Sutluce. Wastes of factories
polluted the sea water and an intensive odor formed. With the newly-opened
roads and tramway; many points of the city were connected to Valley of the
Golden Horn. The Golden Horn, which turned from the identity of picnic and
entertainment place to the identity of industrial zone, has become the center
of environmental pollution and wastes. The Golden Horn has lost its bright
days. Cleaning Works were started in and around the Golden Horn as of 1981. A
big change occurred in the Golden Horn in 1985 and the shipyard and industrial
enterprises were moved. The sea was cleaned up from mud and was made suitable
for swimming. Marine shipping, which came to a standstill due to mud, was
revitalized. Today, the Golden Horn has become a center in which there are
museums, five-star hotels, universities, congress center and non-governmental
organizations. Green areas and public facilities have taken the place of
industrial enterprises. In the present article, the mentioned process of the
Golden Horn was examined with the eye of an art historian and it was tried to
catch a point of view with the methods of literature review, interview and
field review.
Tarih boyunca pek çok uygarlığa ev sahipliği yapan, sanayi
devrimine kadar mesire yerlerinin olduğu daha çok yazlık ve eğlence yeri olarak
literatürde yerini alan Haliç, sanayi devrimiyle birlikte gelişen, ancak
gelişimiyle birlikte kendini yok eden bir sürecin içerisine girmiştir. Bu büyük
değişim ile birlikte, Haliç ve çevresinde gelişen büyük bir sanayi yarışı
başlamıştır. Haliç kıyıları, depo alanı olarak kullanılmaya başlanmış,
fabrikalar açılmış, sanayi bölgesine dönüşmüş, tersane, hatta Sütlüce’de
mezbahane açılmıştır. Fabrikaların atıkları deniz suyunu kirletmiştir, çevrede
yoğun bir koku oluşmuştur. Yeni açılan yollar ve tramvay ile birlikte, şehrin
birçok noktası Haliç Vadisine bağlanmıştır. Mesire ve eğlence yeri kimliğinden,
sanayi bölgesi kimliğine geçen Haliç, çevre kirliliği ve atıkların merkezi
haline gelmiştir. Altın Boynuz olarak nitelendirilen Haliç parlak günlerini
yitirmiştir. 1981 yılından itibaren Haliç ve çevresinde temizleme çalışmaları
başlatılmıştır. 1985 yılında Haliç’te büyük değişim yaşanır, Tersane ve sanayi
kuruluşları taşınmıştır. Deniz çamurdan arındırılıp adeta yüzülebilir hale
getirilmiştir. Çamur nedeniyle durma noktasına gelen deniz taşımacılığı yeniden
canlandırılmıştır. Bugün Haliç, müzelerin, beş yıldızlı otellerin,
üniversitelerin, kongre merkezinin ve sivil toplum kuruluşlarının bulunduğu bir
merkez haline gelmiştir. Sanayi kuruluşlarının yerini yeşil alanlar ve halka
açık tesisler almıştır. Bu makalede; bir sanat tarihçisi gözüyle Haliç’in bu
süreci incelenmiş, literatür tarama, röportaj ve alan incelemesi yöntemleriyle
bir bakış açısı yakalanmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sanat ve Edebiyat |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 12 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 17 Ekim 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 11 Sayı: 24 |