Ontoloji kavramı İlk Çağ’dan itibaren düşünürlerin üzerinde durduğu bir alandır. Varlık bilimi anlamına gelen ontoloji, Aristoteles’in varlığı var olarak kabul etmesiyle incelemeye açık bir hâle gelir. İçinde yaşanılan reel dünyanın var olarak benimsenmesi ile varlık alanları bütüncül bir yaklaşımla değerlendirilir. Reel, ideal ve estetik varlıklar gelişen ontolojik anlayış içerisinde bir bütünü oluştururlar. Roman Ingarden ve Nicolai Hartmann tarafından 1930’lu yıllarda geliştirilen ontolojik tahlil yöntemi de sanat eserlerini bütüncül varlık tabakaları içerisinde ele alır. Sanat eserlerinin bütün varlık tabakalarındaki yeri, piramidin en tepesinde konumlanır. Edebî eserlerin ontolojik yapısı ön ve arka yapı olarak iki ana kategoriye ayrılır. Ön yapıdan elde edilen veriler eserin daha derin ve girift olan arka yapısını hazırlar. İrreel bir özelliğe sahip olan arka yapı, eserin semantik (anlam), obje (nesne), karakter ve alınyazısı (kader) tabakalarını meydana getirir. Yapılan bu çalışmada da Nazım Hikmet’in “Akşam” şiiri ontolojik bir okuma yöntemine tabi tutuldu. Şiir, Nazım Hikmet’in son dönem şiirleri içerinde yer alır ve sanat anlayışını bünyesinde barındırır. Şiirin ön yapısından başlayarak anlam, nesne, karakter ve kader tabakaları da sanatçının şiir evreniyle uyum hâlindedir. Temel anlamdan başlayarak kader tabakasına kadar olan arka yapı unsurları şiirin bütün anlam haritasını belirler.
The concept of ontology has been a subject of contemplation for philosophers since antiquity. Ontology, which refers to the study of being, becomes an area of inquiry with Aristotle’s acceptance of being as a fundamental aspect of existence. By adopting the real world as a given, the domains of being are evaluated from a holistic perspective. In this developing ontological understanding, real, ideal, and aesthetic entities form a cohesive whole. The ontological analysis method developed by Roman Ingarden and Nicolai Hartmann in the 1930s also considers artworks within a comprehensive framework of being. In this framework, artworks occupy a prominent position at the apex of the ontological pyramid. The ontological structure of literary works is divided into two main categories: the pre-structure and the post-structure. Data obtained from the pre-structure prepares the groundwork for the deeper and more intricate post-structure. The post-structure, characterized by its irreality, encompasses the semantic, object, character, and fate layers of the work. In this study, Nazım Hikmet’s poem Akşam is subjected to an ontological reading approach. The poem is part of Nazım Hikmet’s later poetry and embodies his artistic vision. Starting from the pre-structure of the poem, the layers of meaning, object, character, and fate are aligned with the poet’s poetic universe. The post-structure elements, from the fundamental meaning to the layer of fate, determine the complete semantic map of the poem.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Türkiye Sahası Yeni Türk Edebiyatı |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 19 Mart 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 19 Mart 2025 |
Gönderilme Tarihi | 19 Eylül 2024 |
Kabul Tarihi | 1 Mart 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 18 Sayı: 49 |