This study examines the human/nature dichotomy and how this duality is reinforced through an anthropocentric perspective in J.M. Synge’s play Riders to the Sea. Shaped by Synge’s observa-tions on the Aran Islands, the play portrays the sea as both a source of livelihood and a threat. Characters value nature and animals only in relation to their utility to humans. Adopting an ecocritical perspective, this study argues for recognizing nature as an active subject. It also addresses how the binary opposition system rooted in Western metaphysics portrays nature as passive and subordinate, contributing to modern ecological crises. In conclusion, Synge’s play is shown to be driven by anthropocentric discourse, foregrounding nature’s cruelty while conceal-ing human responsibility toward it. The work only highlights the suffering and hardships suf-fered by humans. However, behind these tragic events lie people's own choices and decisions. Furthermore, the work focuses solely on the loss of human lives. The suffering experienced by horses dying in harsh weather conditions and the damage done to nature are neglected. This reflects a perspective that disregards the right to life of non-human creatures.
Bu çalışma, J.M. Synge’in Denize Giden Atlılar adlı oyununda yer alan insan/doğa karşıtlığını ve bu karşıtlığın insanmerkezci bakış açısıyla nasıl pekiştirildiğini incelemektedir. Synge’in Aran Adaları’ndaki gözlemleriyle şekillenen oyun, denizi hem geçim kaynağı hem de tehdit olarak görür. Oyun kişileri denizi, doğayı ve hayvanları, yalnızca insan yararına hizmet ettiği ölçüde değerli bulmaktadır. Bu çalışma, ekoeleştiri kuramı çerçevesinde, doğanın bağımsız bir özne olarak algılanması gerektiğini savunur. Ayrıca Batı metafiziğinden gelen ikili karşıtlık sisteminin, doğayı pasif ve hükmedilmesi gereken bir alan olarak sunmasının, mod-ern çevre sorunlarının temelinde yattığı tartışılır. Sonuç olarak, Synge’in oyununun insan-merkezci söylemden beslendiği ve doğanın acımasızlığını yüceltirken insanın doğaya yönelik sorumluluğunu görünmez kıldığı vurgulanmaktadır. Bir başka ifadeyle, eserde sadece in-sanların çektiği acılar ve maruz kaldıkları zorluklar ön plana çıkarılmaktadır. Ancak bu acı olayların arkasında insanların kendi tercihleri ve aldıkları kararlar yer almatadır.Ayrıca çalışma, yalnızca insan hayatlarının kaybına odaklamantadır. Zor hava koşulları altında ölen atların yaşadığı sıkıntılar ve doğaya verilen zarar ihmal edilmektedir. Bu durum, insan dışındaki canlıların yaşam hakkını göz ardı eden bir perspektifi yansıtmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kültürel Teori |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 26 Eylül 2025 |
Yayımlanma Tarihi | 28 Eylül 2025 |
Gönderilme Tarihi | 1 Temmuz 2025 |
Kabul Tarihi | 20 Eylül 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 18 Sayı: 51 |