27 Haziran 1998'de Adana-Ceyhan Yöresi
’nde saat 16.55 de 6.3 magnitüdünde vukua gelen depremde toplam 145 kişi
hayatını kaybetmiş; binlerce kişi yaralanmış; bir kısım hayvan telef olmuş; 9
271 bina yıkılmış; 16 597 bina orta derecede, 38 591 bina ise az hasar
görmüştür. Önemli ölçüde can ve mal kaybına sebep olan bu doğal afet, fevkalâde
düşündürücü olmuştur. Depremlerin, heyelanların, sellerin sık sık vukua geldiği
ülkemizde Adana Ceyhan Yöresi ‘nin ayrı ve önemli bir yeri vardır. Nitekim,
eski temel masiflerin, kıta levhalarının (Arabistan Levhası, Afrika Levhası,
Anadolu Levhası) sınır yerlerinde ve tektonik duyarlılık bakımından aktif bir
zon içinde kalan Adana- Ceyhan Havzası ve yakın çevresi tarihi devirlerde de
yıkıcı depremlere sahne olmuştur. 27 Haziran 1998 depremi ve bunun ortaya
koyduğu sonuçlar, bundan sonra da maalesef yıkıcı depremlerin olacağını telkin
etmektedir. Adana- Ceyhan Havzası ve yakın çevresinde periyodik de olsa böyle
bir sürekliliği sağlayan önemli etkenler arasında;
- Adana-Ceyhan Havzasının sübsidans
karakterli bir havza olması,
- Havza içinde güneybatı-kuzeydoğu
yönünde doğrultu ve düşey atımlı görünür ve örtülü fayların bulunması,
- Havza çukurluğunu dolduran
sedimentlerin büyük ölçüde klastik karakterde. olması,
- Klastik- sedimentler arasında, kum,
şilt, kil, kumlu kil, siltli kil, killi kum seviyelerinin hayli kalın olması,
- Hidrolojik yönden dünyada ender
rastlanan apayrı özelliklere sahip olması,
- Havza’nın yüzey ve yeraltı suları
bakımından zengin olması,
- Havza çukurluğunu dolduran
sedimentlerin aşırı derecede suya doygunluğu, Gerek pasif halde iken, gerekse
aktif hale geçen fay hatlarının yüzey ve yeraltı sularını drene etme çabası,
- Ceyhan Nehri'nin deprem esnasında
hareketlenen fay hattı boyunca kaybolup; yeraltına intikal etmesi,
- Güneybatı-kuzeydoğu doğrultusundaki
Karataş-Misis (Göksu) Fayı’na intibak etmiş bulunan Ceyhan Nehri'nin akış
yönünde yatay ve düşey doğrultuda suların muazzam bir potansiyel ve hidrostatik
basınç oluşturması,
- Genişçe bir alanda sıvılaşma ve
dolayısıyla zeminde önemli hareketliliğin söz konusu olması, yer almaktadır.
Bu açıklamalara göre Adana-Ceyhan
Depremi'nin Tektono-Hidrolik Kökenli olduğu ortaya çıkmaktadır.
Yukarıda ana hatlarıyla belirtilmiş
olan deprem yöresinin kendi içinde gösterdiği özellikler çerçevesinde gerekli
önlemlerin alınması, dolayısıyla havza ve bölge planlamasının bu esaslar
çerçevesinde yapılması ve uygulamaya geçilmesi zarureti vardır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Beşeri Coğrafya |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 9 Ekim 2013 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 1998 Sayı: 2 |