Alman mahkemelerinde, Türkiye’deki davalıya karşı açılan davalarda kendisini
savunmayan davalı hakkında Alman Usul Kanunu mad. 331 vd. uyarınca gıyabi
karar verilmekte, kararlar Alman Usul Kanunu mad. 184 uyarınca posta yolu ile de
gönderilebilmektedir. Türkiye’de bu kararların tenfiz edilmesi aşamasında gıyabi karar
ve posta yolu ile tebligat Türk mahkemelerince savunma hakkı ve Türk kamu düzeni
açısından değerlendirilmektedir. Türk mahkemelerince gıyabi kararların davalının
savunma hakkının kısıtlanması anlamına gelmeyeceğine ve Türk kamu düzenine
aykırı olmayacağına karar verilirken, Lahey Sözleşmesine çekince koyulmuş olması
nedeniyle posta yolu ile yapılan tebligatlar davalının savunma hakkının kısıtlanması
olarak kabul edilmekte, kararların kesinleşmediği gerekçesiyle tenfiz talepleri reddedilmektedir.
Alman usul hukuku uyarınca usulen kesinleşmiş ancak Türk usul hukuku
uyarınca kesinleşmemiş bir karar söz konusu olmakta, kanunlar çatışması ortaya
çıkmaktadır. Davacının Türkiye’de tekrar dava açması durumunda derdestlik itirazı
ileri sürülebileceğinden, davacının hakkına kavuşabilmesi için tek yol kararın davalıya
tekrar Lahey Sözleşmesine uygun olarak tebliğ edilerek kesinleşmesinin sağlanmasıdır.
Ancak usulen kesinleşmiş bir karar bulunması nedeniyle Alman usul hukuku
uyarınca yeniden tebligatın mümkün olup olmadığı dışında, tebligatın yargılamaya
etkileri temyiz edilebilmesi, aynı kararın farklı tarihlerde kesinleşmiş olması birçok
sorunu da beraberinde getirmektedir. Çalışmada Alman usul hukukunda düzenlenen
gıyabi karar ve posta yolu ile tebligat yapılması, savunma hakkı ve kamu düzeni açısından
Türk ve Alman mahkeme kararları ışığında değerlendirilmektedir.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu Alman Usul Kanunu (Alman Usul Kanunu) Gıyabi Karar Uluslararası Tebligat Posta Yolu İle Tebligat Lahey Sözleşmesi
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Mart 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 22 Sayı: 1 |