Devletlerin ve hatta devlet öncesi toplulukların tarih sayfasına
çıkmasıyla birlikte grup ya da devlet içindeki otoritenin sağlanması ve
bu düzeni bozmaya yönelen bireylerin cezalandırılması fikri husule gelmiştir.
Bu çerçevede hırsızlık ve kasten adam öldürme gibi suç tipleri
bireylerin birbirlerine yönelik hak ihlallerini cezalandırmaya yönelik
olup, toplumun düzenini sağlamaya yönelik arayışlara gidilmiş ve başka
suç tiplerine de ihtiyaç duyulmuştur. İşte tam bu noktada karşımıza
devlete karşı işlenen suçlar ve “vatana ihanet” kavramı çıkmaktadır.
Klasik suç tipleri zaman içinde bazı ufak değişimler geçirmekle
birlikte, devlete karşı işlenen suçlarda dönemin münhasır koşulları,
modern devlet ve öncesi dönem, mutlak otorite düzenleri ya da anayasal
devlet düzeni gibi faktörlere göre önemli farklılıklar yaşanmıştır.
Siyaset bilimi, anayasa, ceza hukuku, hukuk felsefesi gibi birçok alanla
doğrudan bağlantılı olan vatana ihanet kavramını açıklarken tüm zamanlarda
ve mekanlarda geçerli olan bir tanıma, kodifiye edilmiş modern
hukuk düzenleri nazara alındığında bile ulaşmak mümkün değildir.
Bu nedenle “Vatana ihanet suçunun kökenleri üzerine bir inceleme” başlıklı
bu çalışmada vatana ihanet kavramının ne olduğu ya da günümüz
kanunlarında nasıl düzenlendiği değil, kavramsal olarak ortaya çıkış serüveni
ve bunun tarihsel süreçte geçirdiği evrim, yabancı literatürdeki genel kabul gören inceleme anlayışına uygun biçimde başlıca hukuk sistemleri olarak değerlendirilen Roma, Cermen ve İngiliz hukuk sistemleri
baz alınarak incelenmiştir. Ardından vatana ihanet kavramının
Türk hukuk tarihindeki gelişim süreci de ele alınmaya çalışılmıştır.
Bu çerçevede özellikle siyasal devrimler (İngiliz ile Fransız deneyimleri
ve hatta Türk Kurtuluş Mücadelesi akabindeki İstiklal Mahkemeleri
yargılamaları) vatana ihanet yargılamalarının pratiğini ortaya koymaları
nedeniyle, kavramın doğuşuna odaklanmış bu çalışmanın dışında
tutulmuştur. Nitekim söz konusu siyasal devrimlerin peşisıra gelen yargılamalar,
inceleme metodolojisini de etkileyecek iç dinamikleri haiz
olduğundan başlı başına ele alınmalıdır. Zira konunun bu yönünün incelenmesi
söz konusu yargılamalara etki eden siyasal gelişmelerin siyaset
bilimi zaviyesinden ele alınmasını gerektirmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 10 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 23 Sayı: 2 |