Eşle cinsel birliktelik yaşa(ya)mamanın evlilik ve boşanma süreçlerindeki hukukî yer ve niteliği belirlenmelidir. Debitum conjugale (evlilik borcu) çerçevesinde copula carnalis (eşler arası cinsel ilişki) konusunun borç olarak dayatılması Canonique hukuka dayanmaktadır. Evliliğin eşleri mütekabil yükümlülüklerle donattığı bakış açısı artık terk edilmelidir. Birlikte yaşama, sadakat, ortaklığın mutluluğunu gözetme gibi olumlu ve olumsuz davranışlar borçlar hukuku anlamında yükümlülük değil, aile hukuku kapsamında hukukî görev veya ödev şeklinde nitelenmelidir. Tabii ki eşler arası cinsel birliktelik kanunda düzenlenmez. Eşlerin görevleri hakkındaki mevcut hükümlerden yorum yoluyla da çıkarılamaz. Yargıtay, çekişmeli boşanma davalarında, eşleriyle cinsel birliktelik yaşa(ya)mayan davalılara çoğunlukla tam kusur atfetmektedir. Bir tarafın arzusuna aykırı vaziyette cinsel iletişimin hiç kurulamaması veya uzun soluklu kesilmesi elbette evlilik birliğinin temelinden sarsıldığına delalettir. Fakat bu tespit boşanmada cinsellik meselesinin direkt kusur dağılımına konu edilebileceği anlamına gelmez. Vajinismus ya da erektil disfonksiyon gibi rahatsızlıklardan psikolojik ve/veya fiziksel acı çeken eşlerin boşanmada tam kusurla kınanması hem kusur tanımını ihlâl etmekte hem de evliliği şehvet çıkarcılığına indirgemektedir. Diğer taraftan, eşlerden birinin diğerine karşı seksüel arzularının sona ermesi, kendi kişiliğine dâhil bizzat karar verme hakkını kullanmasıdır ve evlilik birliğinin temelinden sarsılmasında kusur kavramını doldurmaz. Böylesine cinsel rahatsızlıklar ve/veya kaçınmalar söz konusu olduğunda evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle iki eşin de kusuru olmaksızın boşanma mümkün olmalıdır. Yalnız temelden sarsılma sebebine dayalı boşanma davalarında Yargıtay davalının az da olsa kusurlu addedilmesi kriterini araştırmaktadır. Yakın cinsel ilişkiler kuramamış ya da böylesine samimiyetleri sona ermiş eşlerin boşanmasında Yargıtay’ın bu kriteri sorun teşkil etmektedir. Kusur prensibi, Türk boşanma pratiğinde kanun koyucunun iradesi hilafına genişletilmemelidir. Eşlerin mahrem hayatlarının mahkemelerde yarıştırılması yekdiğerinin kişilik hakkına tecavüz teşkil edebildiği gibi toplumu evlilikten de soğutabilir. Kusur merkezli ve çok sebepli boşanma sistemi işlevsel değildir. Bunun için İsviçre ve Fransa’daki aile hukuku gelişmeleri örneksenerek Türk boşanma hukukunda reform yapılması önerilir.
Debitum conjugale copula carnalis yükümlülük hukukî görev veya ödev cinsel rahatsızlıklar ve/veya kaçınmalar evlilik birliğinin temelinden sarsılması nedeniyle iki eşin de kusuru olmaksızın boşanma kusur merkezli ve çok sebepli boşanma sistemi Türk boşanma hukukunda reform
The legal role and nature of spouses’ sexual dissatisfaction with each other in marriage and divorce must be determined. According to debitum conjugale, the imposition of copula carnalis or, in other words, sexual relations between spouses as an obligation is based on canon law. However, the view that marriage endows spouses with such reciprocal obligations must now be abandoned. Positive and negative behaviors such as cohabitation, loyalty, and tending to the happiness of the marital union should be qualified as a legal duty or task (or assignment) in the sense of family law, not an obligation in the sense of law of obligations. Certainly, sexual intercourse between spouses is not explicitly regulated by law and obligation should not be deduced from the existing provisions on the duties of spouses through interpretation. The Court of Cassation largely attributes full fault to defendants who are unwilling or unable to have sexual intercourse with their spouses in contentious divorce cases. The fact that sexual interaction is not established at all or is interrupted for a long time, contrary to the wishes of one party, of course indicates that the foundation of the marriage union has broken down irremediably. Nevertheless, this indication does not mean that the issue of sexuality in divorce can be directly subject to the distribution of faults. The condemnation of spouses who suffer psychologically and physically from ailments such as vaginismus or erectile dysfunction with complete fault in divorce both violates the definition of fault and reduces marriage to a partnership of lust. On the other hand, the termination of the sexual desire of one of the spouses towards the other and the avoidance of sharing a bedroom reflects the use of the freedom of decision, including the right of personality, and does not satisfy the concept of fault in the breakdown of the marital union. In the case of such sexual disorders and/or avoidance, the ending of the marriage in divorce without the fault of either spouse should be possible. However, in divorce cases based on the breakdown of the marital union, the Turkish Court of Cassation (Yargıtay) investigates the criterion for the defendant to be deemed at least slightly faulty. This criterion of the Court of Cassation poses problems in the divorces of spouses who could not establish close sexual relationships or whose intimacy ended. In Turkish divorce practice, the principle of fault should not be extended by the Yargıtay against the will of the legislator. Creating competition among the private lives of spouses in case files and court hearings can alienate the society from marriage. The fault-centered and multi-cause divorce system is not functional. For this reason, reform in Turkish divorce law can be organized by taking the family law developments in Switzerland and France as an example.
Debitum conjugale copula carnalis legal duty or task obligation sexual disorders and/or avoidance ending of the marriage in divorce without the fault of either spouse fault-centered and multi-cause divorce system reform in Turkish divorce law
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 12 Temmuz 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 6 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 29 Sayı: 1 |