Öz
İslam ilim dünyası ile batı ahlâk ve hukuk felsefesindeki modernist faraziyeleri yeniden değerlendirdiğimde,
Kur’an’ın Hz Muhammed’in vahiy almaya başladığı ilk Mekke döneminden itibaren
İslâm hukukunun bir kaynağı olduğu sonucuna vardım. Kur’an’ın bizzat kendi içinden kapsamlı
delillerle desteklenen bu sonuç, İslâm hukukunun ortaya çıkışı ile ilgili standart söylemde bir tadile
gitmeyi zorunlu kılmaktadır. Tarihçiler işlerini yaparken, kendi faraziyelerinin -tabii eğer bu
faraziyelerin farkındalarsa- ürettikleri tarihi hikayeleri şekillendirmede ne kadar hayati bir rol oynadığını
genellikle göremezler. Bazıları, böyle bir farkındalığın büyük önemini hepten gözden kaçırıp,
sözde çalıştıkları tarihi konudan ziyade kendi hayal güçlerinin bir kurgusunu yansıtan tarihler
inşa etmeye devam ederler. Şeriat olarak bilinen –ki bu daha doğrudur-1 İslam hukukunun ilk
teşekkülünde Kur’an’ın rolü meselesi, bu “kendinin farkında olma” halinden yoksunluk probleminin,
şer‘î hukukun teşekkül dönemini anlamamıza şaşırtıcı etkileri olan sonuçlarıyla birlikte
çokça dile getirildiği2 alanlardan biridir. Bu makalede, Kur’an’ın tarihî, yani diakronik3 açıdan
kurucu bir metin oluşu hakkında geliştirilen çeşitli teorileri (benimki de dahil olmak üzere4) değerlendirmeye
tabi tutacağım.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 5 Mart 2014 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2012 Sayı: 43 |
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi
Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi açık erişimli bir dergidir
Açık Erişim Politikası için tıklayınız.