Fotoğraf
makinesinin ortaya çıkması ile birlikte, sosyal yaşamın akışında önemli
değişiklikler meydana gelmiştir. Fotografik görüntünün yaşamı anlatma,
sorgulama olanakları, insanların fotoğrafı farklı okumalarına ve
yorumlamalarına zemin hazırlamıştır. Özellikle toplumsal değişimlere ve
dönüşümlere müdahale edebilen fotografik görüntünün gerçekliği ve ideolojik
yaklaşımlar arasındaki ilişkiyi değerlendirmek, -fotoğrafın günümüzdeki
yaygınlığı göz önüne alındığında- gereklilikten öte zorunluluk haline gelmiştir.
Fotoğrafın bulunuşundan itibaren sadece gerçeği
yansıttığının kabul edilmesi, onu uzun yıllar ayrıcalıklı kılmıştır. Bu kabul, gerçeklik
yanında, fotoğrafa, tarihi belge olma niteliği de sağlamıştır. Fakat zamanla
ideolojik ve manipülatif kullanımlar sonucunda fotografik gerçeklik kavramı,
genel kabul olmaktan çıkmıştır.
Fotoğraf, tarih
boyunca ideolojilerle iç içe yaşamıştır. İktidarlar ve çıkar grupları,
gerçeklik algısı nedeniyle, fotoğrafı bir algı yönetme ve ikna aracı olarak
kullanmıştır. Fotoğraf, kullanımının büyük boyutlara ulaştığı günümüzde, kitleleri
etkilemede, hâlâ önemli bir araç olarak varlığını sürdürmektedir. Fotoğrafın dijital
teknoloji ile birleşmesi, gerçeklik sunumunun daha kolay biçimlenmesini sağlamış;
fakat fotoğrafta ideolojik tercih ve yaklaşımların ortaya konmasıyla ilgili bir
dizi tartışmayı da beraberinde getirmiştir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Kasım 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Sayı: 5 |