Özü gereği siyasal bir karaktere sahip olan ve bu nedenle, İnsan Hakları
Avrupa Sözleşmesi’ndeki (İHAS) diğer haklardan farklı bir nitelikte olan
serbest seçim hakkı, günümüzde, Avrupa Konseyi üyesi devletlerin siyasal
yapı ve kurumlarının, ulusüstü bir denetim sistemine dâhil edilmesinde
önemli bir role sahiptir. Strasbourg organları, geleneksel egemenlik
kaygıları nedeniyle bu konuda, uzun yıllar pasif bir tutum sergilemiştir.
Ancak 1980’li yılların sonu itibarıyla bir paradigma değişimi yaşandığını
ve günümüzde İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi’nin (İHAM) seçimlere
ve onun alt parametrelerine ilişkin geniş bir içtihada imza attığını
görüyoruz. Ancak Avrupa Konseyi üyesi devletlerin farklı tarihsel ve
siyasal süreçlerden geliyor olması bu konuda ortak standartlar üretmeyi
zorlaştırmaktadır. Bu nedenle de Sözleşme’nin yorumunda zaman zaman
kullanılan bir ilke olarak takdir payı doktrini, adeta Mahkeme için kurtarıcı
bir anahtar rolü üstlenmiştir. Kişilerin siyasal etkinliklerini sürdürebilme
hakkı bu çerçevede Mahkeme’nin içtihat yoluyla geliştirdiği bir hak olup
Mahkeme’nin bu hakka dönük çözümlemelerde, “temsilin sürekliliği”,
“seçmen iradesinin üstünlüğü”, “haklı beklenti doktrini” gibi ilkelere
başvurması, hakkın güvence düzeyini artırmaktadır.
Serbest Seçim Hakkı Temsilin Sürekliliği Siyasi Faaliyet Kısıtlamaları Takdir Payı Doktrini Haklı Beklenti Doktrini
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 15 |