Suçun pasif süjesi olarak kabul edilen mağdur, suça konu eylemin
konusunun ait olduğu, suçtan zarar gören şahıs olarak tanımlanmaktadır.
Mağduru veya zarar göreni olduğu suçun soruşturulması için yazılı veya
sözlü başvuruda bulunan kişi ise şikâyetçi olarak adlandırılmaktadır.
Temel insan haklarının hüküm sürdüğü hukuk devletleri, kabul ettikleri
usul kanunları ile suç şüphesi altındaki kişilerin haklarını koruduklarına
göre madalyonun diğer yüzünde bulunan, bu suçun mağdurlarının da
korunması gerekmektedir. Mağdura olan ilgi zamanla “viktimoloji” adlı
yeni bir alanın doğmasına neden olmuştur. Bağımsız olarak gelişme
gösteren bu bilim dalında, sanık haklarına karşın mağdur haklarının
gündeme getirilmesine ilişkin çalışmalar yapılmaktadır.
Türk Ceza Adalet Sisteminde, 1992 yılında yapılan reform ile failin
hakları Avrupa ülkeleri ile uyumlu hale getirilmiş, gerek soruşturma
gerekse kovuşturma evresinde sahip olduğu hakları artırılmıştır. Buna
karşılık zaman içerisinde mağdurun bu haklardan yoksun bırakıldığı
görülmüş, mağdurlar için adaletsiz bir zemin üzerinde yargılama
yapıldığı fark edilmiştir. 2005 yılında yürürlüğe giren 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu ile mağdur lehine yasal düzenlemeler artırılarak
uygulanmaya başlanmış, suç faili ile suç mağduru arasındaki adaletsizlik
giderilmeye çalışılmıştır. Mağdurlar lehine yapılan düzenlemeler, ceza
muhakemesinde şüpheli veya sanığın karşısında mağdura ayrıcalıklar
tanınmasından ziyade, şüpheli veya sanığa verilen hakların benzerlerinin
Anayasanın 36. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkına uygun
olacak şekilde mağdurlara da tanınmasını sağlamıştır.
Suç mağduru Suçtan zarar gören Şikâyetçi Kamu davasına katılma Kanun yolu
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 24 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 15 |