Imam Shafi’i, (d. 204/820) employs the method of Jadal (argumentation) in his work Al-Risala. With the Jadal method, he makes the critics of a lot of matters and thoughts by opening a discussion. One of the most important discussions in al-Risala is ḥadith, and it is the discussion around the Sunna in a general overview. As understood from the debates on the Sunna, in the century when al-Risala was written, some groups rejected the Sunna altogether while others rejected the ḥadiths that did not comply with the Qur'an. On the other hand, some defended that al-Khabar al-Waḥid has no significant value for religious knowledge, and they take into account neither the subjects of Fiqh nor faith. The Fiqh scholars have arrived at a consensus that performing Islamic duties must be according to the al-Khabar al-Ahad in the first periods. However, Mujtahid Imams, whose Fiqh thoughts became schools in the century Shafi’i lived, bound it to some conditions to act on al-Khabar al-Aḥad that have not yet been brought together and critique of scripts. The fact that it is the narration of the region and the first generations who pioneered the doctrine is included in these conditions. In addition, these Imams also put forward some different methodological rules to act on the al-Khabar al-Ahad. When they could not find a ḥadith with these qualities, they came up with a solution with their own opinion. Due to the trust problem caused by the fiction of ḥadith, Mujtahid Imams did not narrate and compare the ḥadith sources available in different regions and other schools with their own sources in the early periods and did not pay attention to the fact that their ijtihad views might be contrary to them. Imam Shafi’i criticises these sources and the ijtihad opinions put forward and tried to reveal that there are narrations that have no basis in them and that many Ijtihads contradict the sahih ḥadiths. It has been pointed out that one of the reasons for this deficiency is that mujtahids who continue their ijtihad activities do not have a systematic Jadal method. In turn, he makes a number of recommendations and sets methodological rules to be followed. At the same time, he finds the science of ḥadith controversy, and as a method of understanding the ḥadiths correctly, he determines many methods as applied, including taking into account the reason, wisdom, purpose, permits, probable and conditions of the ḥadith. Some debates of Imam Shafi’i in this regard are hypothetical, and some are real. He does not mention the names of his opponents in real debates as well as in hypothetical debates. For this reason, it is not clear from their discussions in general which schools and/or groups they discuss their ideas about. For this reason, it is discussed whether the debates of Imam Shafi'i' are about the inquiries made in the early ages, whether he made these discussions only with the Fiqh scholars of the period, or whether he made them both with them and with the sects of creed, and different evaluations are made in this regard. In order for the evaluations to be accurate, first of all, it is necessary to determine the parties of these discussions in the light of objective and scientific criteria. This article will be written by observing that some of the evaluations made on these issues are not made properly due to the lack of information about the parties to the discussions. Since Imam Shafi’i did not mention the names of his opponents in his discussions, sources other than al-Risala were researched first in order to determine who of his interlocutors were in these discussions or which sects he belonged to. At the beginning of the (IX.) century and before, people, doctrines and sects who performed Sunna from the perspectives conveyed will be tried to be determined. Then, based on the emphasis of the criticisms in al-Risala, it will be determined which criticism is directed against which doctrine or sect, and the expansions made to provide these controversial issues with a methodological infrastructure will be presented. In the article, while the opponents of these discussions are put forward, on the other hand, different perspectives on Sunna in the early period are explained by referring to primary sources.
yok
İmam Şâfiî (ö. 204/820), er-Risâle’ adlı eserinde ilmî üslûpla cedel yöntemini kullanmıştır. Cedel yöntemiyle birçok önemli konu ve düşünceleri tartışamaya açıp kritik etmiştir. er-Risâle’de yer verdiği tartışmalardan biri ve de en önemlisi hadis, daha genel ifadeyle sünnet etrafında yaşanan tartışmadır. Sünnete dair yapılan münazaralardan anlaşıldığı üzere er-Risâle’nin telif edildiği yüzyılda bazı gruplar sünneti tümüyle reddederken, bazıları Kur’an’a uymayan hadisleri reddetmişlerdir. Diğer bazıları ise haber-i vâhidin dinî bilgi için bir değer taşımadığını savunup onu ne itikadî ne fıkhî konularda dikkate almıştır. Fıkıh bilginleri, ilk dönemlerden beri âhâd haberlere göre amel etmenin gerekli olduğu hususunda fikir birliği içinde olmuşlardır. Ancak Şâfiî’nin yaşadığı asırda fıkhî düşünceleri ekolleşen müctehid imamlar, henüz bir araya getirilip sened kritiği yapılmamış âhâd haberlerle amel etmeyi birtakım şartlara bağlamışlardır. Bölgenin ve doktrine öncülük eden ilk nesillerin rivayeti olması, bu şartlar içinde yer almaktadır. Ayrıca bu imamlar, âhâd haberlerle amel etmek için farklı bazı metodolojik kurallar da ileri sürmüşlerdir. Bu niteliklerde bir hadis bulmadıklarında, kendi reyiyle çözüm üretmişlerdir. Hadis uydurma olgusunun da sebebiyet verdiği güven probleminden dolayı müctehid imamlar, ilk dönemlerde, farklı bölgelerde ve diğer ekollerin elinde bulunan hadis kaynaklarını rivayet edip kendi kaynaklarıyla karşılaştırmamış ve ictihadî görüşlerinin de onlara aykırı olabileceğine dikkat etmemişlerdir. İmam Şâfiî, bu kaynakları ve ortaya atılan ictihadî görüşleri kritik etmiş, bunlar içinde aslı olmayan rivayetler bulunduğunu ve birçok ictihadın da sahih hadislerle çeliştiğini ortaya koymaya çalışmıştır. Bu eksikliğin nedenlerinden biri, ictihad faaliyetini sürdüren müctehidlerin elinde sistematik bir teâruz-tercih yönteminin bulunmaması olduğuna işaret etmiştir. Buna karşılık birtakım önerilerde bulunmuş ve takip edilmesi gereken metodolojik kurallar belirlemiştir. Aynı vakit ihtilâfu’l-hadis ilmini kurmuş ve hadisleri doğru anlama yöntemi olarak, hadisin içerdiği illet, hikmet, gaye, ruhsat ve varit olduğu şartları dikkate almanın da içinde bulunduğu birçok yöntemi uygulamalı olarak belirlemiştir. İmam Şâfiî’nin bu meyanda yaptığı münazaraların bir kısmı farazî, diğer bir kısmı da gerçektir. Farazî münazaralarda olduğu gibi gerçek cedellerde de muarızlarının isimlerini anmamıştır. Bu sebeple fikirlerini tartıştığı ekol ve/veya grupların hangileri olduğu genel itibariyle tartışmalarından anlaşılmamaktadır. Bu sebeple İmam Şâfiî’nin bu münazaraları, erken devirlerde sünnete dair yapılan sorgulamalara yönelik olup olmadığı, bu tartışmaları sadece devrin fıkıhçılarıyla mı yaptığı, yoksa hem onlarla hem de itikadî fırkalarla da mı yaptığı tartışılmakta ve bu hususta farklı değerlendirmeler yapılmaktadır. Yapılan değerlendirmelerin sağlıklı olabilmesi için öncelikle bu tartışmaların taraflarını objektif ve ilmî kriterler ışığında tespit etmek gerekmektedir. Bu makale, bu hususlarda yapılan kimi değerlendirmelerin, tartışmaların taraflarına dair bilgi eksikliği bulunduğundan dolayı sağlıklı yapılmadığı müşahede edilerek kaleme alınmıştır. İmam Şâfiî, tartışmalarında muarızlarının ismini anmadığından, bu tartışmalardaki muhataplarının kimler olduğunu veya hangi fırkalara mensup bulunduğunu tespit edebilmek için öncelikle er-Risâle dışındaki kaynaklar araştırılmış ve III. (IX.) yüzyılın başında ve öncesinde sünnete, aktarılan perspektiflerle yaklaşan doktrinler ve fırkalar tespit edilmeye çalışılmıştır. Daha sonra er-Risâle’deki tenkitlerin vurgularına dayanılarak, hangi eleştirinin hangi doktrin veya fırkaya yönelik olduğu belirlenmiştir. Makalemiz, bir yandan söz konusu tartışmaların muarızlarını ortaya koyarken, diğer yandan da erken dönemde sünnetle ilgili ortaya çıkan farklı bakış açıları, birinci derecedeki kaynaklara müracaat edilerek açıklanmıştır.
Yok
yok
Danışmanım Prof. Dr. Mehmet Birsin'e katkılarından dolayı teşekkür ederim
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hukuk |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Proje Numarası | yok |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 3 Ekim 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |
Mesned İlahiyat Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.