The issue of offer-i mā lā yutāq is a theological problem, which was dis-cussed in the early Christianity, concerning the possibility of a moral law independent of God's power and justice. Those who accept the possibility of a moral law independent of God argue that it is immoral for Him to offer His servants what they cannot afford, while those who accept God's absolute authority and do not see the existence of a moral law independent of religion as possible say that it is permissible. According to the Mu'tazilite scholars, who first raised the issue of taklīf-i mā lā yutāq in Muslim culture, it is not permissible to offer something to servants that they cannot afford because it is wrong. The Ash'arite scholars, on the contrary, argued that imposing obligation or restriction on God is a prejudice to His attribute of power and therefore taklīf al-mā lā yutāq is permissible. Although many schools of theology other than Muʿtazila and Ashʿarī have expressed their opinions on this subject, it can be said that these opinions are generally shaped around the ideas of these two sects. Māturīdī scholars tried to find a middle ground between the views of the Muʿtazilites and the Ashʿarites on the issue of taklīf-i mā lā yutāq. Therefore, it can be thought that the Māturīdīs provided an alternative way out of the polemic in question, and in this respect, the issue is worthy of research. In this study, the views of prominent Māturīdī scholars on taklīf al-mā lā yutāq and their rational and narrative bases are emphasised. The views of the Mu'tazilite and Ash'arite schools are also discussed comparatively in the study, and the issues of "fate", "taklīf" and "istitāat" related to taklīf-i mā lā yuṭāq are also included.
Teklif-i mâ lâ yutâk meselesi, Hıristiyanlığın ilk dönemlerinde de tartı-şılmış Tanrı’nın kudret ve adaletinden bağımsız bir ahlak yasasının imkânını konu edinen teolojik bir sorundur. Tanrı’dan bağımsız bir ahlak yasasını mümkün kabul edenler, O’nun kullara güç yetiremeyecekleri şeyi teklif etmesinin ahlakî olmadığını savunurken; Tanrı’nın mutlak otoritesini kabul edip, dinden bağımsız bir ahlak yasasının mevcudiyetini mümkün görmeyenler ise bunun caiz olabileceğini söylemektedir. Müslüman kültüründe teklîf-i mâ lâ yutâk konusunu ilk defa gündeme getiren Mu’tezile bilginlerine göre kullara güç yetiremeyecekleri teklif, kabîh olduğundan caiz değildir. Eş’arî bilginler, bu görüşün aksini savunmak suretiyle Allah’a zorunluluk veya kısıtlama getirmenin kudret sıfatına halel getirmek demek olduğunu ve dolayısıyla teklîf-i mâ lâ yutâk’ın caiz olduğunu belirtmiştir. Mu’tezile ve Eş’arî dışında birçok kelâm ekolü bu konuda görüş belirtmişse de söz konusu görüşlerin genel olarak bu iki mezhebin düşüncesi etrafında şekillendiği söylenebilir. Teklîf-i mâ lâ yutâk konusunda Mâtürîdî bilginler, Mu’tezile’yle Eş’arîler’in benimsediği görüşün ortasını bulmaya çalışmıştır. Dolayısıyla Mâtürîdîler’in söz konusu polemiğe alternatif bir çıkar yol sağladığı, bu itibarla meselenin araştırılmaya değer olduğu düşünülebilir. Bu çalışmada Mâtürîdî bilginlerin önde gelen isimlerinin teklîf-i mâ lâ yutâk’a dair görüşleri ve bunların aklî ve naklî dayanakları üzerinde durulmuştur. Araştırmada Mu’tezile ve Eş’arî ekolünün görüşleri de mukayeseli olarak ele alınmış olup teklîf-i mâ lâ yutâk’ı ilgilendiren “kader”, “teklîf” ve “istitâat” konularına da girilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ekim 2023 |
Gönderilme Tarihi | 8 Mayıs 2023 |
Kabul Tarihi | 30 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.