Öz
Geçmişten geleceğe uzanan ve bir kültür hazinesi olarak görülen el sanatları milletlerin kültürünü simgeleyen ve tanıtan önemli unsurlardır. Halı sanatı, kullanıcısının sosyo-kültürel ve ekonomik statüsünü belirtici bir rolü bulunması açısından her toplumda önemli bir sanat kolu olarak kabul görmüştür. Ayrıca, sanat tarihi açısından Türk halı sanatı nitelik ve niceliğiyle tüm dünyayı etkilemiş ve halı sanatını dünyaya kazandırmıştır. Bu sanat tarihsel süreçte eşsiz sanat değeriyle gelişmiş ve yayılmıştır. İlk halılar çevresine yararlı olacak bir kullanım ürünü sağlarken kendi kültürünü yaratmıştır. Bu kültür, insanların bireysel yaşamında, göçebe gruplar halinde yaşadıkları devirlerde, devlet ve imparatorluklarla egemen oldukları topraklarda yaşamış; mekânlar ve toplumların vazgeçilmez bir parçası olmuştur. 11. yüzyıldan itibaren Anado-lu’da gelişen Türk halı sanatı 16. ve 17. yüzyıllarda altın çağını yaşamış; 18. yüzyılın sonları ve 19. yüzyılın başında bir sanayi koluna dönüşmüştür. Batı dünyası tarafından Türk halı sanatının tanınması oldukça uzun bir süreçtir. Avrupa’ya halı ihracatının 11. yüzyıldan itibaren başladığı bilinmektedir. Ancak bu konudaki net bilgiler İstanbul’un fethinden sonraki döneme aittir. Türk halısı ihracatın yanı sıra, devlet adamlarının birbirlerine hediyeleri veya bağışlar şeklinde Batı saraylarına, ayrıca soylular için önemli mekânlara girmiştir. Bu konu hakkındaki bilgiler gezginlerin anlatımları, saray envanterleri, mektuplar ve resim sanatı örnekleri gibi unsurlar yardımıyla elde edilmektedir. Batı saraylarının iç mekânlarında Türk halıları kullanıldıkları dönemin sanat özelliklerine uygun olarak dekorasyonun bir parçası olmuş; zamanla Batı saraylarının kendi halılarının ve döşemelik kumaşlarının üretilmesinde öncülük etmiştir. Bu çalışmada, gelişim süreci ve çeşitleri belirtilmiş olan Türk halısının Batı dünyası tarafından tanınma ve elde ediliş şekliyle Batı saraylarının iç mekânlarında kullanımı çeşitli örnekler üzerinden araştırılmıştır. Batı dünyasının birçok ülkesindeki saraylarda Türk halısının kullanımı bilinmekle beraber; bu çalışmada Rönesans’tan günümüze olan süreçte Türk halısı kullanıldığı bilinen, haklarında yazılı ve görsel kaynaklara ulaşılabilen önemli örnekler tercih edilmiştir. Batı dünyasının Türk halısını tanıma ve kullanma süreci ile Türk halısının Batı mekânlarındaki etkisinin daha iyi anlaşılması açısından kiliseler ve soylulara ait konutlardan da örnekler verilmiştir. Genellikle Holbein, madalyonlu Uşak, Gördes ve Hereke halılarının kullanıldığı Batı saraylarının iç mekânlarındaki etkileşim incelenmiştir. Türk halısının Batı dünyasında tanınırlığının gerçekleşme süreci, Türk halısının Batı saraylarının mekânlarına dekorasyon ve diğer unsurlar açısından katkıları belirlenmiştir. Ayrıca Batı saraylarında Türk halısı kullanımının kültürel etkileşim açısından Türk halı sanatının gelişimine katkıları ortaya konmuş ve çalışmanın hem Türk halı sanatı açısından hem de iç dekorasyon açısından bir kaynak oluşturması amaçlanmıştır. Sonuçta Türk halısının Avrupa ve Amerika kıtasında saraylar başta olmak üzere dekorasyonun bir parçası olduğu, Batıda halı sanatının gelişimini sağladığı ve bu gelişimin Türk halı sanatına çeşitli etkileri bulunduğu sonucuna varılmıştır.