Hicri birinci asrın ikinci yarısından sonra ortaya çıkan kader meselesi üzerinde en çok tartışılan konulardan birisi olmuş ve hâlâ da olmaya devam etmektedir. Daha sonraki zaman diliminde daha çok kaderin inkâr edilmesine doğru evrilen bu meselenin savunucuları bid'at ehli sayılan kişiler arasında değerlendirilmiştir. Bid'at ehlinin rivayetlerinin kabulü ilim ehli arasında tartışılmış, neticede konu ile ilgili esaslar ortaya konularak daî olanların rivayetlerine itibâr edilmemiştir. Ricâle dair kaynaklarda da bu tür raviler hem tanıtılmış hem de rivayetlerinin alınıp alınmaması ile ilgili değerlendirmeler yapılmıştır. Ricâle dair yapılan çalışmalardan birisi ve hatta en önemlisi Buhârî'nin et-Târîhu'l-kebîr isimli eseridir. Bu araştırmada Buhârî'nin mezkûr eserinde yer alıp Kütüb-i Sitte'de rivayeti bulunan kaderî raviler ele alınmıştır. Kaderî olmakla itham edilen mezkûr ravilerin ilk önce hayatları üzerinde durulmuş, daha sonra Buhârî'nin onlar hakkındaki görüşleri zikredilmiş ve son olarak da diğer münekkitlerin özellikle de mütekaddimîn dönemi münekkitlerinin değerlendirmelerine yer verilmiştir. Böylece Buhârî'nin kaderî düşünceye sahip ravilerden rivayette bulunup bulunmadığı, onları değerlendirirken nasıl bir yol izlediği ve analizlerinde geçmiş ilmi birikimden ne derece istifade ettiği tespit edilmeye çalışılmıştır.
The issue of fate, which emerged after the second half of the first AH century, has been and still continues to be one of the most discussed issues. The defenders of this issue, which evolved into the denial of fate in the later period, were evaluated among the people who are considered to be the people of bid'ah. The acceptance of the reports of the people of bid’ah was discussed among the scholars, as a result, the principles related to the subject were put forward and the reports of those who were propagandists were not respected. In the sources about the ridjâl (reporters of hadiths), such reporters were both introduced and evaluations were made about whether their reports were taken or not. One of the works written in this field, and even the most important one, must be Bukhâri's book named al-Târikh al-kabîr. In this paper, the reporters accused of denial of fate in the aforementioned work of Bukhârî and have reports in Kutub al-Sitta (the six famous hadith books) are discussed. The lives of those reporters were first examined, then Bukhâri's views on them were mentioned, and finally, the evaluations of other critics, especially those of the earlier period, were given. Thus, it was tried to determine whether Bukhari narrated from narrators who had a fateful thought, what kind of a path he followed when evaluating them, and to what extent he benefited from past scientific knowledge in his analyses.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hadis |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 27 Aralık 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2024 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ocak 2024 |
Kabul Tarihi | 26 Ağustos 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 19 |