Ölümünün ardından Stuart Hall’dan bahseden bir yazı yazmak aynı zamanda Yeni Sol’dan, Birmingham’dan, İngiliz Kültürel Çalışmaları’ndan, ırkçılıktan, post-kolonyalizmden, direnişten, hegemonyadan, alt-kültürlerden, alımlama çalışmalarından, popüler kültürden, müzakereci okumadan, kimlikten, etnisiteden bahsetmek anlamına geliyor. Grossberg’in de belirttiği gibi, Hall’un çalışmalarında tekil bir konum, ilgi, gelenek ya da metodoloji tanımlamak zordur. Çalışmalarının çoklu-vurgusu, kolektif entelektüel çalışmalarla olan bağıyla artar (Grossberg, 2006: 152). Eagleton da bu çoklu-vurguya dikkat çeker: “Hall hem ülkeler arasındaydı hem de kavramsal sistemler arasındaydı, [her bir] doktriner sistemin hataları konusunda duyarlı, kültürde melez olduğu kadar teoride heterodokstu” (Eagleton, 2003: 219). Hall’un yarım asırı aşan akademik üretimini tüm bu uğraklardan ayrı ayrı geçerek ele almak bu yazının fiziki sınırlılıklarını aşacaktır.
Bu çerçevede Hall’un akademik ilgisini iki temel kesişen üzerinden ele almaya çalışacağım: İlk olarak Hall’un Çağdaş Kültürel Çalışmalar Merkezi’yle ilişkisini değerlendireceğim. İkinci kesişen olarak da Gramsci’nin ve özellikle hegemonya kavramının Hall’un yazınındaki belirleyici rolüne değineceğim.
Stuart Hall Çağdaş Kültürel Çalışmalar Merkezi kültür direniş hegemonya
An attempt to write an article that focuses on Stuart Hall’s work following his death requires addressing such issues such as the New Left,BirminghamSchool, British Cultural Studies, racism, post-colonialism, resistance, hegemony, sub-cultures, reception studies, popular culture, negotiated reading, identity and ethnicity. As Grossberg (2006) notes it is pretty difficult to identify any single position, interest, tradition or methodology in Hall’s work. The “multi-emphasis” in his works increases as they become linked with collective intellectual studies (2006: 152). Eagleton also draws attention to this multi-emphasis: “Hall was pitched between conceptual systems as well as countries, alert to the rough edges of any single doctrinal system, as heterodox in theory as he was hybrid in culture” (Eagleton, 2005: 208). Addressing Hall’s academic works throughout more than half century with a view to all these moments is beyond the scope of this article.
In this frame, I take issue with Hall’s academic interests in terms of two main intersections: First, I will address Hall’s relationship with the Centre for Contemporary Cultural Studies. As a second intersection, I will focus on the decisive role of Gramsci’s works and his conceptualization of hegemony on Hall's academic-cum-political interests.
Stuart Hall Centre for Contemporary Cultural Studies culture resistance hegemony
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İletişim ve Medya Çalışmaları |
Bölüm | Tarihten Geçenler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2014 |
Gönderilme Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Kabul Tarihi | 1 Haziran 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 Cilt: 1 Sayı: 1 - Çağın Ruhu ve Karşı-Hegemonya |