Ön-Türklerden günümüze kadar olan birkaç bin yıllık süreç içerisinde, ağırlıklı olarak Orta Avrasya bölgesine yayılmış Türk topluluk ve devletlerinin, çeşitli yerlerde ve devrelerde geliştirdiği Türk sanatlarında, “kötülük imgesinin yansımaları üzerine çalışmalar henüz başlangıç evresindedir. Bununla birlikte ilk bakışta bile kötü olarak nitelendirilen varlıkların mitolojide, dini inançlarda ve sanatta büyük bir yer tuttuğu kolayca anlaşılabilmektedir.
Başlangıç evresi net olarak tespit edilememişse de günümüze gelen bazı sanat eserlerinden veya tasvirlerden Milattan önceki dönemlerden itibaren kötü varlıklara ilişkin bazı yorumlarda bulunabiliyoruz. Hun, Göktürk, Uygur gibi büyük ana devrelerin yanı sıra devlet kuramamış Türk toplulukları ile ilgili de epey kayıt ve sanat eseri veya eserler üzerinde tasvirler bulunmaktadır. Bilhassa 18. yüzyıldan sonra daha çok Sibirya ve İç Asya ayrıca Orta Asya bölgelerinde yapılan alan çalışmalarında gerçekleştirilen kayıtlar ve elde edilen bilgilerle önemli oranda Türk topluluklarında “kötülüğün” nasıl anlaşıldığı ve yansıtıldığına dair tespitler-yorumlar yapılabilmiştir.
Esas itibariyle Türklerde kötü ruhlar Türk Gök, Yer-Su ve Atalar kültleri çerçevesinde şekillenmiştir. Zamanın akışı içerisinde farklı dinler içerisine giren Tabgaçlar, Uygurlar, Karluklar gibi Türk kavimleri vasıtasıyla Budist ve Maniheist mitoloji gibi diğer dinlerin mitolojileri de yeni kötü varlıkların genel repertuara katılmasıyla sonuçlanmıştır. Öte yandan tüm Orta Avrasya’ya eskiden beri bir yayılım söz konusu olduğu için farklı topluluklar ile de ortaya çıkan ilişkiler sonucunda da kötü ruhların tanımlanmasında karşılıklı etkiler söz konusu olmuştur.
Türklerin önemli bir bölümü Müslüman olarak İslâm Kültür dairesi içine girdiklerinde kimi Ön Asya ve çevresi inançlarının da katılımıyla “kötü ruhlar” konusu karmaşık ve eklektik bir durum arz etmeye başlamıştır. Bütün bu dönemlerin özellikleri İslâm anlayışı ile de şekillenerek günümüze kadar ulaşmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 19 Nisan 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 10 Mayıs 2020 |
Gönderilme Tarihi | 10 Nisan 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 21 |