Dünya kültürlerinde ve mitlerinde sıklıkla karşılaşılan evrensel konulardan biri olan melek ve şeytan, insanın yaratıldığı ilk günden bu yana, iki dengeleyici güç olarak, insanlığın hayrına ya da şerrine karşı mücadele etmiş ruhani varlıklardır. Özellikle kutsal kitaplar, dinî söylenceler ve mitler aracılığı ile her ikisinin de görülmemesi, duyulmaması ama varlığına inanılması sonucu, insanoğlunun yarattığı birçok hikâyede can bulmuş ve binlerce yıldır da farklı inanç ve kültürlerde değişik biçimlerde hayal edilerek nakkaşların fırçalarından dökülerek, el yazmalarının yapraklarında yerlerini almışlardır. Melekler, Tanrı’nın insanlar için göndermiş olduğu ulaklardır. Kimi, insanların eylemlerini denetler, kimi insanla gök arasındaki ilişkiyi kurar, kimi ibadet eder, kimi insanların isteklerini değerlendirir. Şeytan ise kıyamet gününe kadar bütün gücüyle insanlığın kötülüğü için uğraşır. Onları doğru yoldan saptırır ve karanlığa sürükler. Melek ve şeytan suretleri, çoğu zaman yer aldığı eserdeki hikâyeye göre şekillenirken, bazen de yer aldığı metinden bağımsız olarak hadisler, dînî söylenceler ve halk hikâyelerinin kaynaklık etmesiyle, farklı yorumlanmışlardır.
Bu bağlamda iyiliğin ve güzelliğin evrensel sembolü melek suretleri hem metinlerle bağlantılı olarak biçimlenmiş hem de metinden bağımsız olarak bezeme amaçlı kullanılmıştır. Şeytan suretleri ise, metne bağlı kalmış, cennette ve cennetten atıldıktan sonraki süreç içinde antropomorfik ve zoomorfik özellikleri korunarak tasvir edilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 19 Nisan 2022 |
Yayımlanma Tarihi | 10 Mayıs 2020 |
Gönderilme Tarihi | 11 Mart 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Sayı: 21 |