Bu çalışmanın amacı, adını daha çok modernlik, sekülarizm ve İslamcılık konusunda yaptığı araştırmalarla duyuran sosyolog Nilüfer Göle’nin, siyasi bir kimlik olarak tanımladığı İslam’ın Avrupa ve Türkiye’deki yükselişini değerlendirmektir. Çalışmanın kapsamı, söz konusu yazarın, hem günümüz Türkiye’sinde sınıfsal kimliğiyle kamusallaşan ve siyasallaşan, hem de Avrupa’da modern dünyanın çağdaşı haline gelerek, gerek bireysel pratiklerde gerekse kamuya açık alanlarda tüm farklılığıyla görünürlük kazanmaya başlayan İslamcılığın bedensel ve söylemsel boyutlarına odaklanacaktır. Makalenin temel tezi, yazarın, artık İslam’ın; sadece dini bir kimlikle tanımlanamayacağı ve Ortadoğu coğrafyasıyla da sınırlı tutulamayacağı, aynı zamanda siyasal bir kimlik olarak da Batı dünyasının özellikle de dinsel ve kültürel farklılığıyla ve demokratik teamülleriyle öne çıkan Avrupa’nın daha fazla dikkate alması gerektiği yönündedir. Bu gereklilik, aynı zamanda Batı’da her geçen daha fazla ortaya çıkan ‘yabancı düşmanlığı’, ‘ırkçılık’ ve ‘İslamfobi’ gibi sorunların tartışılmasını, inançları ve aidiyetleri yüzünden dışlanan ve sorgulanan müslümanların bu konudaki hassasiyetlerinin anlaşılmasını da sağlayacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sosyoloji |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Kasım 2019 |
Gönderilme Tarihi | 10 Mayıs 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 |
ISSN: 1309-6087, e-ISSN: 2459-0711
Mukaddime is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).