There has been a revival in street art in Ankara throughout the 2000s where we can witness a group of art collectives/activists turning the city into a privileged site of protest and resistance with their works ranging from stencils, cut-outs and graffititoinstallations and ready-mades. We suggest to conceive of this revival in terms of (1) protesting the use of urban publics pace as an instrument in pursuing a politics of revenge, (2) contesting the commodification of the city for the benefits of construction or advertising industries, (3) seeking for the alternative media of expression in a political milieu in which the channels of discourse are gradually being obstructed.Gezi protests in 2013 were a landmark in terms of public visibility of street art. However, the art collectives such as Kabahatler Atölyesi, Avareler and KUF Project had substantially be enactive in making the city as a conceived space of struggle and social communication by their influential works since 2000s. In this article, we focus on the art practices of these groups by considering street art such a political practice standing for the right to the city and communicative aspects of urban spaces
Street art the right to the city activism public space Ankara
2000’li yıllar Ankara’da sokak sanatında bir canlanmaya sahne oldu. Grafiti ya da şablon yapan bireysel sanatçılar/aktivistler, ready-made, yerleştirme, poster ya da yapıştırma üreten, subvertising yapan politik gruplar ve sanat kolektifleri, kent merkezindeki sokakları protesto ve direnişin mekânları haline getirmeye başladı. Biz bu canlanmayı, (1) tepeden modernleşmeci ulus-devlet projesinin simgesi olan Ankara’nın, bu kez de rövanş siyasetinin sahası haline getirilerek araçsallaştırılmasını protesto etme; (2) kentsel yaşam alanlarının, inşaat sermayesinin çıkarlarını destekleme ya da reklam endüstrisinin hâkimiyet sahasını genişletme saikiyle metalaştırılmasına direnme; (3) toplumsal iletişim kanallarının tıkandığı otoriter bir siyasal iklimde, alternatif iletişim mecraları yaratarak hegemonik olana meydan okuma çerçevesinde anlamaya çalışıyoruz.
2013 yılına damgasını vuran Gezi direnişi, sokak sanatındaki canlanmanın en görünür olduğu süreçti. Bununla birlikte Ankara’da faaliyet gösteren Kabahatler Atölyesi, Avareler ve KÜF Project gibi kolektifler 2000’li yıllardan itibaren kenti bir mücadele ve toplumsal iletişim alanı haline getirmeyi başarmışlardı. Biz bu çalışmada Ankara’daki sokak sanatı kolektiflerinin üretim pratiklerine odaklanıyoruz. Bu çerçevede sokak sanatını, belli bir alt kültüre ait estetik bir uğraş değil, “kent hakkı”nı ve “kentsel mekânın iletişimsel gücü”nü savunan katılımcı bir politik pratik olarak ele almayı amaçlıyoruz
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale / Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Haziran 2015 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 39 Sayı: 2 |