Bu çalışma Benedictus De Spinoza’nın düşüncesinde hayal gücü, toplumsal cinsiyet
ve siyaset ilişkisi bağlamında kadının konumunu açığa çıkarmayı amaçlar. Spinoza’nın
felsefesi ve toplumsal cinsiyet söylemi arasındaki bağlantının kadının siyasal birlikteki
yerine etkisine odaklanır. Eserlerinde genel olarak kadınsı olanı tanımlarken okuyucunun
dikkatini çeken Spinoza, Politik İnceleme’nin son kısmında, demokratik siyasal birliği
ele alırken kadının doğal olarak erkeğin eşiti olmadığını söyler. Birlikte ve barış içinde
yaşam olanağını bu sebeple erkeğin idaresine bağlar. Yani kadını siyasal alandan dışlar.
Literatürde feminist tartışmalar dışında dikkate alınmayan bu konu ya Spinoza’nın
genel düşüncesi içinde tartışılmadan bırakılır ya da Spinoza’nın dönemine bağlı olarak
bu değerlendirmeyi yapmasında bir sorun olmadığı düşünülür.
Bu çalışma, Spinoza felsefesinde kadın ve siyaset arasında nasıl bir ilişki kurulduğunun
açıklığa kavuşturulmasının, tutarlı bir feminist siyaset bakış açısını üretmek açısından
anlamlı olduğunu düşünür. Bu nedenle, öncelikle, Spinoza’nın düşüncesinde beden
ve zihin ilişkisinden hareketle akıl, hayal gücü ve bilgi meselelerini ele alır. Spinoza’nın
bilgi kavrayışı ekseninde toplumsal cinsiyet söylemi ile hayal gücü arasındaki ilişkiye
odaklanan bir sonraki kısım, toplumsal cinsiyeti hayal gücünün işlediği bir alan
olarak düşünür. Toplumsal cinsiyetin, Spinoza’nın sonsuz olanaklar kümesi olarak
etkinliklerle kurulduğuna işaret ettiği bedenin sınıflandırması ve sınırlandırılması
olduğuna işaret eder. Hayal gücünün işlediği bir alan olarak toplumsal cinsiyetin beden
tahayyülü ile Spinoza’nın beden kavrayışı arasındaki farkı gösterir. Fakat bu farklılığın
Spinoza düşüncesinden toplumsal cinsiyet söyleminin tamamen dışlanması anlamına
gelmediğini ileri sürer. Bu düşüncenin izinden giden üçüncü kısım, Spinoza tarafından
mutlak belirlenimden yoksun, yani açık bir şekilde kavranan bedenin nasıl kapatıldığını
gösterir. Spinoza’nın bilgiyi türlere ayırmasına bağlı olarak insanları da farklılaştırmasının
bir sonucu olan bu kapanış, Spinoza’nın kadına ve siyasal birliğe ilişkin bakış açısında
belirgin bir şekilde görünür. Bu kapanmadan hareket eden son kısım, düşünürün
bedenleri sınıflandırarak kapatması ile kadının siyasal yaşamdan dışlanması arasındaki
ilişkiye odaklanır. Sonuçta, Spinoza düşüncesinde, nasıl siyasal alanın toplumsal cinsiyet
söyleminin gölgesinde kaldığını gösterir.
Zihin Beden Duygulanım Hayal Gücü Toplumsal Cinsiyet Spinoza.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makale / Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 14 Mart 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 45 Sayı: 1 |