Kent kavramı özü itibariyle farklı disiplinlerin konusu olarak yaygın bir şekilde kullanılmaktadır. Üretim ve tüketimin meydana geldiği, toplumsal örgütlenme ve işbölümü ile kolektif değerlerin üretildiği mekânlar olarak kentler önemli bir araştırma nesnesi haline gelmişlerdir. Sadece fiziki değil sembolik anlamlarıyla da mekânın ve insanın karşılıklı bir etkileşim halinde olmaları nedeniyle sürekli gelişen dinamik süreçlerden etkilenirler. Sanayileşme gibi kentleşme sürecini tetikleyen ve kenti sosyolojik, ekonomik ve siyasi açıdan belirleyen dinamikler kentin anlaşılma biçimine ışık tutar. Gelişmiş kapitalist toplumlarda oluşan kent kavramsallaştırması Neo- Marksist kent kuramcısı ve sosyolog Manuel Castells tarafından tarihsel koşullar içerisinde kapitalizmin getirdiği unsurlarla ele alınmıştır. Castells gerek kendisinden önceki kent sosyoloji kuramların karşı yönelttiği eleştirilerle gerekse kendisine karşı yöneltilen eleştirilerle kent konusunu çatışmanın merkezi olarak yorumlanmasını sağlamıştır. Bu makalede öncelikle Manuel Castells’ın kent kavramsallaştırması bağlamında gelişen siyasi, ekonomik ve ideolojik bir birim olarak kent anlayışları açıklanmaktadır. Ekonomik olarak kent, kapitalist üretim ilişkilerinin üretim araçları ve emek gücü çelişkilerini kapsar. Siyasi olarak kent devletin müdahalesi ve kentsel toplumsal hareketler arasındaki çatışmayı ifade eder. İdeolojik olarak kent ise ekonomik ve siyasi birimleri olarak kentlerin içinde bulundukları kentsel krizlerin düşünsel boyutudur. Daha sonra ise Castells’ın kent düşüncelerine yönelik eleştirilerden post-temelci siyaset anlayışına değinilmektedir. Castells’ın kente dair düşüncelerindeki kentsel siyaset, bu çalışma açısından geliştirilmeye muhtaç görülmektedir. Kapitalist kent biçiminde siyasetin sınıf, tüketim, toplumsal hareket, kurumsal düzen gibi belirli temellerle sınırlandırılması açısından farklı siyasal olanaklar baskılanmıştır. Post-temelci siyasi düşünürler arasında yer alan Mouffe, Ranciere ve Badiou’nun siyasete yönelik düşünceleri, temelciliğe karşı post-temelci siyasetin olanaklarına yeni bir boyut katarak bu sınırlılık için alternatif olabilir. Post-temelci siyasi düşünceye göre göre siyasal olarak adlandırılan olayın sabit ve değişmez temelleri yoktur. Siyaset ve siyasal sürekli oluşum halinde olan, ontolojik olarak zayıf temeller üzerinde hareket ederler. Kentsel toplumsal hareketler geçerli bir siyasal vakalar olarak görülse de kapitalist kent örgütlenmesinin bu hareketlerin temelleri olarak yorumlanması post-temelci açıdan eksiktir. Bu çalışmada, Castells’ın oldukça kapsamlı ve aydınlatıcı kent düşünceleri üzerinden post-temelci siyasete dayanarak siyasal açıdan kentin nasıl yorumlanabileceği üzerinde durulmaktadır. Kent siyasetinde siyasal olanı zayıf temellerde yorumlayarak farklı olanakları düşünmeyi teşvik etmek çalışmanın amacıdır. Bunun için post-temelci siyasal teori ile kent siyasetinin daha geniş ve kapsamlı bir şekilde ele alınabileceği öne sürülmektedir.
: Castells Ranciere Mouffe Badiou kent siyaseti post-temelci siyasal düşünce.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Makale / Articles |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 28 Kasım 2023 |
Kabul Tarihi | 10 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 48 Sayı: 2 |