The emergence of Western Turkish as a literary language in Anatolia and the Balkans went hand in hand with the Islamization of the region. Based on theoretical frameworks on vernacularization, this article provides an overview of the role of the mesnevi form in both processes, highlighting the dimensions of oral transmission, ritual and collective affect that marked the period. The article argues that the mesnevi, as the leading literary form of the period, blended three different functions, bringing together the cosmopolitan model (Persianate literary tradition), Sufi education, and oral performance. As the site of transition from oral to written literature, the mesnevi form could carry the collective ritual functions of storytelling while also being intelligible as ‘Islamic’ in its easily recognizable adoption of the dominant cosmopolitan literary code of Persian. In this sense, a story became Islamic by the very fact of being cast in the form of a mesnevi. The mesnevi appealed to an audience that included not only literati versed in Arabic and Persian, but also common, illiterate folk being acquainted with Islam through heroic and mythical narratives. The prevalence of themes related to women, especially motherhood, in some orally performed mesnevis shows that the mesnevi crossed gender boundaries as well. Performed by storytellers with a repertoire similar to that of prose epics, the consumption of these mesnevis was itself a ritual, a social event signified by the bodily enactment of a mythical event. In these texts, in which the process of Islamization of Anatolia and the Balkans can be observed, being part of the ummah was a collective emotional and sensual experience performed in a ritual context.
Mesnevi vernacularization Old Anatolian Turkish ritual orality
Anadolu ve Balkanlarda Türkçenin edebî bir dil olarak ortaya çıkışı, bölgenin İslamlaşmasından ayrılmaz bir süreçti. Bu makale, edebiyatta yerelleşmeye dair teorik çerçeveler bağlamında mesnevi nazım biçiminin her iki süreçteki rolüne genel bir bakış sunarak döneme damgasını vuran sözlü aktarım, ritüel ve kolektif duygulanım boyutlarını öne çıkarmaktadır. Dönemin önde gelen edebî biçimi olan mesnevinin üç farklı işlevi harmanladığını, kozmopolit modeli (Farsça edebî geleneği), tasavvufi eğitim aracını ve sözlü performansı bir araya getirdiğini iddia etmektedir. Mesnevi biçimi sözlü edebiyattan yazıya geçişin gerçekleştiği başlıca alandı. Hikâye anlatıcılığının kolektif ritüel işlevini üstlenirken aynı zamanda kolayca İslami olarak tanımlanabilecek bir edebî kodu imliyordu. Mesnevi yalnızca Arapça ve Farsça bilen dar bir seçkin zümreye değil, aynı zamanda kahramanlık hikâyeleri ve efsanevi anlatılar aracılığıyla İslam’la tanışan, okuma yazma bilmeyen halkı da içeren geniş bir kitleye hitap ediyordu. Sözlü olarak icra edilen bazı mesnevilerde kadınlarla, özellikle de annelikle ilgili temaların yaygınlığı, mesnevinin cinsiyet sınırlarını da aştığını göstermektedir. Meddahlar ve hikâye anlatıcıları tarafından icra edilen, mensur destanlarla benzer bir repertuvara sahip mesnevilerin alımlanış biçimleri başlı başına bir ritüeldi, mitik bir olayın bedensel olarak canlandırılmasıyla imlenen toplumsal bir olaydı. Anadolu ve Balkanların İslamlaşma sürecinin gözlemlenebildiği bu metinlerde ümmet olmak, ritüel bağlamda icra edilen duygusal ve duyumsal bir kolektif tecrübeye dönüşmekteydi.
Mesnevi yerelleşme Eski Anadolu Türkçesi ritüel sözlü kültür
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Teori, Edebi Çalışmalar (Diğer), Türk Halk Edebiyatı |
Bölüm | Araştırma Makalesi (Dosya Dışı) |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Nisan 2025 |
Gönderilme Tarihi | 28 Ocak 2025 |
Kabul Tarihi | 13 Mart 2025 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 8 |
Yazarlar, yayımlanmak üzere Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi’ne gönderdikleri eserlerin tüm yayın haklarını saklı tutmakla birlikte, eserlerini Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY 4.0) kapsamında paylaşmayı kabul ederler. Bu lisans uyarınca, başkaları eseri uygun atıf yapmak koşuluyla paylaşabilir, çoğaltabilir, dağıtabilir ve yeniden kullanabilir. Ancak yazarların adı, çalışmanın başlığı ve derginin adı her kullanımda açıkça belirtilmelidir. Nesir, yazarların telif haklarını ellerinde tutmalarına izin verir; yalnızca eserin ilk yayım hakkına sahiptir.