Batı sanat tarihinde on dokuzuncu yüzyıl genellikle gerçekliğin sadık temsilini yaratmaya yönelik hâkim geleneksel yaklaşımların derinlemesine sorgulandığı ve dönüşüm geçirdiği dönem olarak kabul edilir. Özellikle resim sanatının gelişimine bakıldığında, yüzyılın başlarındaki akademik yaklaşım ile sonlarındaki modernist yaklaşımlar arasında büyük tavır ve teknik farklılıkları gözlemlenir. Klasik bir anlatıya göre, yüzyıl başında hâkim olan romantiklerin doğanın mimesisini geri planda bırakıp iç dünyanın ifadesini ön plana çıkarmaları sonradan yaşanacak gelişmelerin yönünü tayin etmiştir. Benim bu yazıdaki amacım, mimesise yaklaşımda yaşanan değişimi bu açıklamanın ima ettiği türden bir mimesis–ifade karşıtlığına indirgemeden anlamanın yollarını araştırmak olacak. Temel iddiam, sanatçıların özgün ifade tarzı ve güçlü mizaç arayışlarının, yani kısaca üslup kaygılarının merkeze alındığı bir anlatının, bize “mimesisten ifadeye” anlatısına göre daha iyi bir çerçeve sunduğu olacak. Bu amaçla ilk önce Fransız resminde yaşanan değişimi ele alacak, Eugène Delacroix’ya ve onun büyük savunucusu Charles Baudelaire’e odaklanarak mimesisin ikincilleşmesi sürecini nasıl anlamlandırmamız gerektiğini tartışacağım. İkinci kısımda argümanımın merkezini oluşturan üslup kaygısı fikrini gene Delacroix ve Baudelaire örneği üzerinden gündeme getirip geliştireceğim. Son kısımda ise, bu kaygının yüzyılın genelinin anlaşılmasında iyi bir çerçeve teşkil ettiğini gösterebilmek için Gustave Flaubert başta olmak üzere bazı “gerçekçi” sanatçıları odağa alacak, üslup kaygısının onlar için de en az romantikler için olduğu kadar önemli olduğunu vurgulayacağım.
Mimesis üslup gerçekçilik romantizm Eugène Delacroix Gustave Flaubert
Bu çalışma herhangi bir finansal destek alınmadan gerçekleştirilmiştir.
Bu çalışmada, Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi’nin Yapay Zekâ Kullanım Politikası’nda belirtilen kabul edilebilir sınırlar çerçevesinde (İngilizce metinlerin düzeltilmesi aşamasında) yapay zekâ destekli araçlardan sınırlı ölçüde yararlanılmış; tüm içerik yazar tarafından gözden geçirilerek nihai şekli onaylanmıştır.
The nineteenth-century is widely recognized as a key period in Western art history, during which the dominant traditional trends in the representation of reality were deeply questioned and transformed. Even a cursory glance at the major paintings of the time reveals striking differences in both attitude and technique between the academic approach that prevailed at the beginning of the century and the modernist styles that marked the last decades. According to a classic narrative, the Romantics’ emphasis on expressing the artist’s inner life at the expense of the mimesis of nature laid the groundwork for subsequent transformations. My goal in this article is to search for a satisfactory explanation for the changes in nineteenth-century approaches to mimesis, without relying on a clear opposition between mimesis and expression that the classic narrative may imply. I mainly argue for a narrative centered on the artists’ pursuit of original modes of expression and distinctive temperaments, which I will briefly name as a “concern for style.” This alternative framework, I suggest, offers a better standpoint than the “mimesis vs. expression” opposition and the resulting narrative. To support this claim, I will begin by examining the transformation of French painting, focusing in particular on Eugène Delacroix and his influential advocate Charles Baudelaire. Through their works and ideas, I will explore how the diminishing centrality of mimesis can be understood in more nuanced terms. In the second part, I will introduce and elaborate on the idea of the “concern for style” as the central component of my argument, once again drawing primarily on Delacroix and Baudelaire. Finally, I will turn to some prominent “Realist” figures—most notably Gustave Flaubert—to show that the concern for style has been as central for them as it has been for the Romantics. In this way, I aim to show that this concern provides a good interpretive framework for understanding the nineteenth-century art as a whole.
Mimesis style Realism Romanticism Eugène Delacroix Gustave Flaubert
This research was conducted without any financial support from funding agencies, institutions, or organizations.
In this study, AI-assisted tools were used to a limited extent (during the revision of English texts) within the acceptable boundaries defined by Nesir: Journal of Literary Studies’ AI Use Policy. All content was reviewed and approved by the author.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Dünya Dilleri, Edebiyatı ve Kültürü (Diğer), Edebi Teori, Karşılaştırmalı ve Ulusötesi Edebiyat, Edebi Çalışmalar (Diğer) |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Yayımlanma Tarihi | 23 Ekim 2025 |
| Gönderilme Tarihi | 7 Ağustos 2025 |
| Kabul Tarihi | 8 Ekim 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Sayı: 9 |
Yazarlar, yayımlanmak üzere Nesir: Edebiyat Araştırmaları Dergisi’ne gönderdikleri eserlerin tüm yayın haklarını saklı tutmakla birlikte, eserlerini Creative Commons Atıf 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY 4.0) kapsamında paylaşmayı kabul ederler. Bu lisans uyarınca, başkaları eseri uygun atıf yapmak koşuluyla paylaşabilir, çoğaltabilir, dağıtabilir ve yeniden kullanabilir. Ancak yazarların adı, çalışmanın başlığı ve derginin adı her kullanımda açıkça belirtilmelidir. Nesir, yazarların telif haklarını ellerinde tutmalarına izin verir; yalnızca eserin ilk yayım hakkına sahiptir.