İnsanlar, benzer uyaranlar karşısında benzer davranabildikleri gibi farklı da davranabilmektedirler. Her birimiz birbirimize hem çok benzemekte hem de çok farklıyız. Pek çok psikoloji kuramında ifade edildiği gibi her insan “biricik ve benzersiz” dir. Her insan sevdiği kişiyi kaybettiğinde acı duyar. Ancak herkes kendi acısını kendince yaşar. Benzer uyaranlara farklı davranışsal ve duygusal tepkiler verilmesinin nedenini açıklayan pek çok psikoloji kuramı vardır. Davranışçı kuram öğrenme yaşantılarındaki farklılıklara odaklanırken, Psikanalitik kuram davranışların farklılık göstermesini bireyin içgüdü ve dürtüleri arasındaki farklarla açıklar. Diğer yandan, bilişsel psikologlar uyaranlar benzer olsa da bireyin algısının farklılık gösterdiğini, hümanist psikologlar, insanın doğası hakkında iyimser fakat çevresel şartların (eğitim, ana babanın çocuk yetiştirme tutumları vb.) farklı olmasının davranışsal ve duygusal farklılıklara neden olduğunu kabul eder. Bu konudaki görüşleri genişletmek mümkündür.
İnsan davranışını açıklamadaki karmaşık yaklaşımlar, davranışın incelenmesine sınırlamalar getirmenin davranışı anlamanın kolaylaşacağı hipotezinden hareketle, kavramlar üzerinde çalışılmıştır (aşk, sevgi, öfke, saldırganlık vb.). Kişilerarası yakın ilişkilerin araştırılması ve anlaşılması kuramsal alana ve uygulama alanında yapacağı katkılar nedeniyle hala anlaşılmaya çalışılan konulardan biridir.
Kişilerarası yakın ilişkilerin anlaşılması alanındaki en önemli çalışmalardan biri şüphesiz Bowlby’nin “Bağlanma Kuramı”dır. Diğer yandan son yirmi yılda özellikle uyum ya da uyumsuz davranışları “Erken Dönem Şemalar” la açıklayan Young (1990)’ ın görüşleri bağlanma mı, şemalar mı yakın ilişkilerde etkili oluyor sorusunu gündeme getirmiştir. Aşağıda bu alanda yapılmış derleme tartışmasına yer verilmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 11 Sayı: 4 |