Suriyetaşrasında bulunan Humus kasabası sakinlerinden biri, 1688 ve 1722 yılları
arasında yaşadığı kente ve kentin çevresindeki hayata dair izlenimlerini kayda geçirdi. Muhammed el-Mekkî’nin anlatısı, imparatorluğun siyaseten baskın olan dinine
(İslam’a) mensup olmakla birlikte kendi mahalli çevresine de sıkı sıkıya bağlı olan,
Osmanlı tebaasından birinin dünya görüşüne dair kesitler sunmaktadır. Suriye’nin
küçük kasabalarından birinde kaleme alınmış olan bu nadir belge, modern dönem
öncesi Osmanlı iktidarının ikonografisinde köklü bir yer tutan cihanşümul İslam
telakkisi ile sınırlı ve son derece hususiyetçi olan mahalli mensubiyetler arasındaki
gerlimi gözler önüne serer. Bu makale, el-Mekkî’nin kendisini ve içinde yaşadığı
dünyayı nasıl kavradığını, mahalli seçkinlerle olan ilişkisini, söz konusu seçkinlerin
Osmanlı İmparatorluğu’nda mevcut olan daha geniş ilişkiler ağıyla olan bağlantılarını,
el-Mekkî’nin kimlik algısını, adalet ve zulüm kavramlarını anlayış biçimini tartışmaya
açmaktadır. El-Mekkî’nin anlatısını okuyanlar bu anlatıda yerel başıbozuk askerlerle,
şehirli seçkinlerle, kabile topluluklarıyla, Hristiyanlarla ve Osmanlı’nın taşradaki
idarecileriyle karşılaşırlar. El-Mekkî’nin tarihçesi, acımasız çevre ve doğa şartları
karşısında modern öncesi insanın yaşadığı tehlikeli hayatı da resmetmektedir.
Between 1688 and 1722 a resident of the unheralded Syrian provincial town
of Homs recorded his impressions of life in the town and its surroundings. Muhammad al-Makki’s account offers glimpses of the worldview of an Ottoman subject who
shared the Ottoman Empire’s politically dominant religion (Islam) yet who was firmly grounded in his provincial environment. This rare document from one of Syria’s
smaller towns illustrates tension between a pre-modern Muslim universalism rooted
in the symbolism of the Ottoman Sultanate, and local affiliations that were parochial
and highly particularistic. This article discusses al-Makki’s understanding of himself
and his world, his connection to local elites, his and their connections to wider
networks within the Ottoman Empire, his sense of identity and his understandings
of justice and oppression. The reader encounters local paramilitaries, urban notables,
tribal communities, Christians, and Ottoman provincial administrators. Through alMakki, one also senses the precariousness of pre-modern life where little margin for
error existed in the face of environmental conditions and the forces of nature.
Ottoman Syria Muhammad al-Makki Homs Arabs Justice Oppression
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Nisan 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2014 |