Asurlular, Hititler, İranlılar, Yunanlılar ve Romalılar gibi pek çok siyasî güç tarafından yönetilen Anadolu, 1071 Malazgirt Savaşı sonrasında yeni bir yapı ile tanışır. İran merkezli Selçukluların sevk ve idaresinde bölgeye yerleşmeye başlayan Türkler, coğrafyanın yeni sahipleri olma yolunda tarihi bir seyir ortaya koyacaklardır. Başlangıcı için Türkleşme süreci olarak adlandırabileceğimiz bir dönemi içeren geçmiş, Osmanlı İmparatorluğu’na evrildiği için, daha çok ulaşılan sonuç itibarı ile araştırmacıların dikkatini çekmiştir. İmparatorluk tarihi ve yapısının araştırmacı açısından çekiciliği inkâr edilemeyeceği gibi imparatorluğa giden yol da tarihçiye ihmali mümkün olmayan bir alan sunar. Ancak konuya ilişkin yapılan çalışmalar imparatorluğa bir arka plan resmetmek açısından yeterince aydınlatıcı olmamış, Osmanlı öncesi anlatıları ile çıkan sonuç örtüşmemiştir. Bu noktada imparatorluğun şafağını da içeren sahanın yeniden değerlendirilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmaktadır. Çalışmamızın konusu merkezden uzakta olması ve göçebe sakinlerine yönelik pejoratif yaklaşım nedeniyle kontrol altına alınması zor alanlar olarak tarif edilen Uc bölgeleridir. Araştırmamız Anadolu Selçuklu-Bizans sınırını oluşturan Ucun nasıl bir yer olduğunu ve XIII. yüzyıl boyunca merkezle olan ilişkisini değerlendirerek yeni bir yorum yapmayı hedeflemektedir.
Anatolia, which had been ruled by many political powers such as Assyrians, Hittites, Greeks and Romans, entered a new poitical order following the Battle of Manzikert in 1071. The Turks, who began to settle in the region under the direction of the Iran-centered Seljuks, initiated a historical process that would make them the new rulers of the land. This historical period, which can be described as the process of Turkification, has attracted the attention of researchers mainly because it eventually evolved into the Ottoman Empire. The historical path leading to the formation of the Empire offers historians a field that cannot be ignored, while the appeal of the Empire’s history and structure is undeniable. However, existing studies have not been sufficiently illuminating to provide a coherent background for the Empire, and their findings have not corresponded with pre-Ottoman narratives. At this point, it has become necessary to re-evaluate the period that encompasses the dawn of the Empire. The focus of this study is the Uc (Udj) region, which was difficult to control due to its distance from the center and the pejorative attitude toward its nomadic inhabitants. This research aims to offer a new interpretation of the Uc (Udj) region by examining its characteristics and its relationship with the center throughout the 13th century, during which it formed the frontier between the Anatolian Seljuks and the Byzantines.
| Birincil Dil | Türkçe |
|---|---|
| Konular | Selçuklu Tarihi |
| Bölüm | Araştırma Makalesi |
| Yazarlar | |
| Gönderilme Tarihi | 7 Nisan 2025 |
| Kabul Tarihi | 12 Ağustos 2025 |
| Yayımlanma Tarihi | 26 Aralık 2025 |
| Yayımlandığı Sayı | Yıl 2025 Cilt: 8 Sayı: 2 |
Ortaçağ Araştırmaları Dergisi'nde yayınlanan makaleler, Creative Commons Atıf-Gayriticari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY-NC 4.0) ile lisanslanmıştır. Bilimsel araştırmaları kamuya ücretsiz sunmanın bilginin küresel paylaşımını artıracağı ilkesini benimseyen dergi, tüm içeriğine anında açık erişim sağlamaktadır. Makalelerdeki fikir ve görüşlerin sorumluluğu sadece yazarlarına ait olup Ortaçağ Araştırmaları Dergisi'nin görüşlerini yansıtmazlar. Kullanım Şartları ve Gizlilik Politikası