Yunus Emre has occupied an important place at the history of Turkish Sufism and Turkish literature from his own day until the present. Although seven century has passed since his death, his poems have been repeatedly recited by Turkish Muslims and his views have proved a universal character. Muslims, nonMuslims and the attendants of different Philosophies find a part from themselves in his views and are comforted by them. Even if some scholars called him as humanist because of his humane views, it would be obvious that he was a sincere Muslim Sufi mystic. His worth has been always appreciated as he wrote his poems with Turkish, the language of the folk. He was a multisided person. Everyone, regardless of religion or race, accepts Yunus, who had thoughts of and was affiliated to the same school of Ibn Arabi, Ahmed Yesevi, Hacı Bektashi Vali and Mawlana, as a person of love and tolerance
Yunus Emre yaşadığı zaman ve daha sonraki çağlarda Türk tasavvuf ve Türk Edebiyat tarihinde önemli bir yere sahiptir. Ölümünden yedi asır geçmesine rağmen ilahileri halk arasında okunmaya devam etmekte, söylemleri evrensel bir nitelik göstermektedir. Müslim, gayri müslim ve farklı ideoloji sahipleri Yunus’un sözlerinde kendileri için bir parça görebilmekte ve onunla teselli bulabilmektedir. Bazı ilim adamları savunduğu insancıl düşünceleri nedeniyle Yunus’u hümanist diye nitelendirse bile, onun öncelikle dinini iyi yaşayan bir Müslüman ve mutasavvıf olduğunda şüphe yoktur. Şiirlerinde halkın dili Türkçeyi kullanması ona ayrı bir özellik katmaktadır. Yunus tek yönlü değil çok yönlü bir şahsiyettir. İbn Arabi, Ahmed Yesevi, Hacı Bektaşı- Veli ve Mevlâna ekolüne bağlı düşüncelere sahip Yunus’ta insan hangi dinden ve ırktan olursa olsun sevilmeye ve hoşgörüye layık bir varlık şeklinde algılanmaktadır
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Eylül 2013 |
Gönderilme Tarihi | 12 Aralık 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2013 Cilt: 14 Sayı: 3 |