Democracy, being the most legitimate way to reaching common decisions, stands in a more different, special and predominant place than other form of governments with suffixes “-cracy”, and it is based upon the people’s will regardless of any distinction such as race, gender, wealth, or social status. However, with modern times and society we live in, administrative and political processes have ever been more complicated, making it necessary to refer to different sources of legitimacy in reaching common decisions like experience, technical knowledge and skills. The most apparent ‘conflict’ between democracy and other “-cracies”, in other words ‘tension’ between popular will and other sources of legitimacy is in between democracy and technocracy, for policy-making areas that entail technical knowledge leave politicians and bureaucrats in between “popular will” and “expert opinion”. Besides, elected and appointed decision-makers, in the same vein, may throw the negative results and responsibility of current policies at the experts. It could be said that this technocratic tendency have emerged as the logical extension of neoliberal reforms, and it has become more evident in the policies on public health recent years. This study is intended to examine the ‘inevitable’ tension in question between democracy and technocracy theoretically, and discuss it through the case of the Coronavirus Scientific Committee.
Ortak karara varmanın en meşru yolu olan demokrasi; ırk, cinsiyet, servet, toplumsal statü gibi ayırımlar olmaksızın, halkın iradesine dayanmasıyla, sonuna “-krasi” getirilen diğer yönetim biçimlerinden farklı, özel ve üstün bir yerde durmaktadır. Mamafih; yaşadığımız çağ ve içinde bulunduğumuz toplumla birlikte, gitgide karmaşıklaşan yönetsel ve siyasal süreçler, ortak kararlara varmada tecrübe, teknik bilgi ve yetenek gibi farklı meşruiyet kaynaklarına başvurmayı gerektirebilmektedir. Demokrasi ve diğer “-krasi”ler arasındaki ‘çatışmanın’, diğer bir deyişle, halk iradesi ve diğer meşruiyet kaynakları arasındaki ‘gerilimin’ en görünürüyse demokrasi ve teknokrasi arasında yaşanmaktadır; teknik bilgiye gereksinen siyasa alanları, ilgili siyasetçileri ve bürokratları “halkın iradesi” ile “uzman görüşü” arasında bırakabilmektedir. Ayrıca; seçilmiş ve atanmış karar alıcılar da, aynı bahisle, izlenen siyasaların olumsuz sonuçlarını ve sorumluluğunu uzmanların üzerine atabilmektedir. 1980’lerden sonraki neoliberal reformların mantıksal uzantısı olarak ortaya çıkan bu teknokratik eğilimin, son yıllarda kendisini özellikle toplum sağlığına ilişkin siyasalarda gösterdiği söylenebilir. Bu çalışmanın amacı, demokrasi ve teknokrasi arasındaki bahsedilen ‘kaçınılmaz’ gerilimi teorik boyutu ile ele almak ve Koronovirüs Bilim Kurulu örneği üzerinden tartışmaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | OMBUDSMAN AKADEMİK 17. SAYI |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 17 Ocak 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 22 Ocak 2023 |
Kabul Tarihi | 17 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Sayı: 17 |