In Western and Islamic cultures, music has not only
been transformed into a 'ready to hand' object which has a use-value for
certain pre-determined purposes, but also as a way creating a high-level
aesthetic-artistic space for human existence in the world. In this article, we
will first make a theoretical analysis of the music that gains new dimensions
in the context of events such as propaganda, censorship, slavery, war,
resistance to political oppression, domination and control in popular culture.
After that, we will discuss historical-sociological analyzes of music-power
relation in Ottoman State, Turkish Republic and its post-1950 period.
Especially it is possible to say that –despite differences - music is
considered as a part of modernization or as an impetus in the experience of
modernization of the Ottoman and Republican era of Turkish culture. Music in
the post-1950 period of Turkish culture seems to have continued its
relationship with power concerning that it is produced in a different form from
a partially modernized environment. According to this, the relationship between
music and power does not mean a music practice that is only directed or
targeted by the state. At the same time, the mentioned relationship seems to be
the way for transforming the society by leading to the formation of a
perspective, namely consciousness or value judgment towards music.
Batı
ve İslam kültüründe müzik, insan varlığının dünyada kendisine üst düzey bir estetik-sanatsal
mekan açma biçimi olduğu kadar, önceden belirlenmiş bazı amaçlara yönelik
kullanım değeri olan bir ‘el-altında nesneye de dönüştürülmüştür. Makalemizde
önce iktidar ile ilişkisinde sık sık propaganda, sansür, kölelik, savaş, siyasi
baskıya direnç, popüler kültürde tahakküm ve kontrol gibi olaylar bağlamında
yeni boyutlar kazanan müziğe dair teorik analizler yer alacaktır. Daha sonra
Osmanlı, Cumhuriyet ve 1950 sonrası dönemlerde müzik-iktidar ilişkisine dair
tarihsel-sosyolojik analizler yapılacaktır. Özellikle Osmanlı ve Cumhuriyet dönemi
modernleşme tecrübesinde farklılıklar söz konusu olsa da- müziğin,
modernleşmenin bir parçası ya da itici gücü olarak ele alınmış olduğunu
söylemek mümkündür. 1950 sonrası dönemde ise müzik, kısmen modernleşmiş bir
ortam içerisinden geleneğin farklı bir formda üretilmesi noktasında iktidarla
olan ilişkisini devam ettirmiş görünmektedir. Buna göre müzik ve iktidar
ilişkisi, yalnızca iktidarın yönlendirdiği ya da hedeflediği bir müzik pratiği
anlamına gelmemektedir. Aynı zamanda bu ilişki tarzı, müziğe yönelik bir
perspektif, bilinç ya da değer yargısı oluşumuna yol açarak bu eksende toplumu
da dönüştürme biçiminde tezahür ediyor görünmektedir.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Aralık 2017 |
Gönderilme Tarihi | 6 Aralık 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Sayı: 43 |