Our information about the Anatolian Turkish cities begin to increase as a result of some recent researches. However, this information is not enough for us the Turks who have a glorious history and civilization. Heretofore there is no systematic research about the physical development of Turkish cities and parallel to this development, also about the historical and social structures of these cities has been done. Anatolia is one of the oldest among the countries with an early settlements which we obtained some historical and archaeological data. In today‘s cities of Anatolia, the dates of the first settlements dated to B. C. 1000 and more before B. C. It is possible to take the history of the several Anatolian cities to the Hellenistic era. Indeed, after Alexander the Great of Macedonia and through the Roman sovereignty, it is seen that Anatolia had made progress towards urbanization in a large extent. But at the end of the Byzantine domination it is not possible to say the same particularly for Eastern and Central Anatolia. The ―theme‖ system‘s accordance to fortified positions, to strongholds‘ lives rather than to cities and reducing the political influence of Istanbul were probably caused that result. The entrance of the Turks into Western Asia has a crucial place for Muslims as well as for Christians in the world history. However studies on this subject that have not been examined deeply begins more recent. Danishmends and the other Turkmen principalities developed and also built the Anatolian cities and regions than they could ever seen. Big cities may not have been established by the Turks in Anatolia, but they had either built new ones on their old settlements or had greatly contributed to their progresses. To see this, looking at the course of the principalities of Danishment,
Anadolu Türk şehirleri hakkında
bilgilerimiz son dönemlerde yapılan bazı araştırmalar sonucunda artmaya
başlamıştır. Ancak bu bilgiler şanlı bir tarih ve medeniyete sahip olan biz
Türkler için yeterli değildir. Türk şehirlerinin fiziki gelişimi ve bu gelişime
paralel olarak tarihsel ve toplumsal yapıları hakkında şimdiye kadar sistematik
bir araştırma yapılmamıştır. Hakkında tarihi ve arkeolojik verilere ulaştığımız
erken yerleşmelere sahip ülkeler arasında, Anadolu en eskilerden biridir.
Anadolu’nun bugünkü şehirleri içinde, ilk yerleşme tarihleri İsa’dan önce 1000
yıl ve daha öteye gidenler bulunmaktadır. Birçok Anadolu şehrinin tarihini
Helenistik devre kadar götürmek mümkündür. Gerçekten de Makedonyalı Büyük
İskender’den sonra ve Roma hâkimiyeti sırasında, Anadolu’nun geniş ölçüde
şehirleşme yönünde ilerleme kaydettiği görülür. Ancak Bizans hâkimiyetinin
sonlarında, özellikle doğu ve iç Anadolu’da aynı şeyi söylemek mümkün değildir.
Herhalde “tema” sisteminin, şehirlerden çok müstahkem mevkilerin, kalelerin
yaşamına elverişli olması, İstanbul’un politik nüfuzunun zayıflaması, bu sonucu
doğurmuştu. Türklerin batı Asya’ya
girişi, dünya tarihinde, Müslümanlar için olduğu kadar Hıristiyanlar içinde çok
önemli bir yer tutar. Ancak, derinliğine bir inceleme yapılmamış olan bu konu
üzerinde çalışmalara yeni yeni başlanmaktadır. Danışmentliler ve diğer Türkmen
beylikleri Anadolu şehir ve bölgelerini hiç göremeyecekleri kadar
geliştirmişler ve inşa etmişlerdir. Anadolu’da Türkler tarafından büyük
şehirler kurulmamış olabilir; ancak Türkler Anadolu coğrafyasında ya eski
yerleşim yerleri üzerine yeni şehirler kurmuşlar ya da anılan şehirlerin
gelişimine büyük katkıda bulunmuşlardır. Bunu görmek için Danışment, Selçuklu
ve Anadolu Beylikleri dönemlerine bakmak yeterlidir. Bunun en canlı şahitleri
ise konu başlığımızı oluşturan Tokat, Kastamonu, Çorum ve Amasya şehirlerinde
kurulan dinsel, sosyal ve kültürel müesseselerdir. Türklerle birlikte gelişmeye
başlayan bu dört şehrimiz her yönüyle birer Türk şehri olup, fakat hiç biri
Türkler tarafından kurulmamıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Temmuz 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 3 Sayı: 1 |