David Hume, felsefenin empirist geleneğindeki en dikkate değer figürlerden biri olarak geniş bir kabul görür. Onun eserleri, özellikle nedensellik üzerine gerçekleştirdiği kapsamlı analizlerle, bilgi ve inanç sistemlerimizin altında yatan temelleri derinlemesine sorgular. Hume, bilginin kaynağı olarak deneyime büyük bir önem atfederken, aynı zamanda yalnızca akıl yoluyla elde edilebilecek kesin ve mutlak bilginin var olabileceği fikrini reddeder. Bu çalışma, Hume'un algı teorisinin yanı sıra nedensellik sorununa yönelik eleştirilerini kapsamlı bir şekilde ele alır. Hume, izlenimler ve fikirler arasındaki keskin ayrımı tanımlayarak, tüm zihinsel içeriklerin deneyimden kaynaklandığını öne sürer. Nedensellik ilkesine yönelik eleştirileri aracılığıyla, nesneler ve olaylar arasındaki ilişkileri anlamamızdaki alışkanlığın ve sürekli bağdaşıklığın temel rolünü vurgular. Bu makale, Hume'un empirist yaklaşımını ve şüpheciliğini detaylı bir şekilde analiz eder. Hume'un nedensellik üzerine yürüttüğü tartışmaların, hem mantıksal hem de empirik bir temele dayanmadığını, bu nedenle nedensellik konusundaki anlayışımızın esas olarak alışkanlık ve gelenekten kaynaklandığını ileri sürer. Hume'un felsefesi, modern bilimsel ve felsefi düşünce üzerinde derin bir etki bırakmıştır, nedensellik, bilgi ve algı üzerine yaptığı çalışmalarla epistemolojik ve metafizik alanlarda önemli soruları gündeme getirmiştir. Bu çalışma, Hume'un felsefesinin çeşitli yönlerini aydınlatmayı amaçlayarak, onun düşüncelerinin günümüzdeki tartışmalara nasıl ışık tuttuğunu ve felsefi düşüncenin gelişimine katkıda bulunduğunu göstermeye çalışır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Beşeri Coğrafya (Diğer), Biyografi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 5 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 4 Mayıs 2024 |
Kabul Tarihi | 29 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 8 Sayı: 1 |